MİLLİ İSTİHBARAT TEŞKİLATINA
Suça Karışmış Bir PKK’lıyı Ayırt Etmek ve Topluma Entegre Etmek Mümkün Değildir.
Bunun Tek Yolu Onu Eğitmektir.
Ülkemizin terörden arınması adına atılan adımlar kuşkusuz ki umut vericidir ve elbette dileğimiz, terör belasının köklü ve kalıcı bir şekilde bertaraf edilmesi ve geçmişteki sorunların bir daha hiç yaşanmamasıdır. Umuyoruz ki bu konuda atılan adımlar, önemli sonuçlara vesile olur.
Atılan adımlar barış ve uzlaşı esasına dayansa da, PKK’nın, temelinde devrim olana kadar direnme esasına dayalı Marksist Leninist ideolojiye dayalı bakış açısının Türk devleti bakımından önemli bir TEHDİT içerdiği ve ÖRGÜTÜN TERÖRE YÖNELMESİNİN TEK SEBEBİNİN BU İDEOLOJİ olduğunu unutmamak gerekir. Sadece terör eylemlerini durdurup, terörün sebebini ve altyapısını oluşturan nedenlere dokunmamak, SİLAHINI BIRAKMIŞ AMA ÖFKESİNDEN ARINMAMIŞ insanları halkın arasına dahil etmek anlamına gelmektedir.
Hükümetimiz şu anda, muhtemel bir af yasası için, suça karışmamış PKK’lılar üzerinden bir değerlendirme yapmaktadır. Oysa temelde, suça karışmış veya karışmamış PKK’lı, birbirinden farklı unsurlar değildir. Bir PKK’lı, komünist zihniyetin gereklerini terör esası üzerine yapmaya yönelik eğitildiğinden, komünizmin karşı olduğu din, devlet ve aile gibi kurumları YOK ETME hedefine odaklandığından, bu sistemin destekçilerine karşı ancak SİLAHLI MÜCADELE ile üstünlük sağlayacağına inandığından, eline o silahı almış bir PKK’lının suça karışmış veya karışmamış olması önemli değildir. O silahı kuşanmış olması, zaten POTANSİYEL OLARAK BU EYLEMLERİ RAHATÇA HAYATA GEÇİREBİLECEĞİNİN bir simgesidir. İdeolojisi, bu kişiye, egemenliğin tek yolunun silahlı mücadele olduğunu öğretmiştir. Bu ideolojik yapı sabit kaldığı sürece, sadece bireyin elindeki silahın alınması, potansiyel tehdit unsurlarının topluma entegre edilmesi anlamına gelir.
Müvekkil Adnan Oktar’ın bu husustaki uyarıları oldukça önem taşımaktadır ve bunlara mutlaka kulak verilmelidir.
Örgüt militanlarının silah bırakmaları elbette sevindirici bir gelişmedir. Burada üzerinde durmak istediğimiz husus, bu konuya bir eleştiri yöneltmek değil, temel konunun görülmesini sağlamaktır.
Temel konu, söz konusu militanları acımasızca insan katletmeye yönelten ZİHNİYETTE BİR DEĞİŞİKLİK OLMAMASIDIR. PKK militanları, kendilerini terör eylemlerine sevk eden anlayışın doğruluğuna kesin olarak inanmaktadırlar. Bu nedenle devleti ve onun tüm birimlerini, o devlete sahip çıkanları katletmek, onlar için adeta bir başarıdır.
PKK silah bırakırken, ONUN BU ZİHNİYETİNE HİÇ DOKUNULMAMIŞTIR. ACIMASIZCA KATLETMEYİ KENDİNDE REVA GÖREN ve bundan dolayı da KENDİNİ HAKLI BULAN bu kişiler, KISA BİR SÜRE SONRA SÖZ KONUSU AF İLE TOPLUM İÇİNE DAHİL OLACAKLARDIR. İDEOLOJİLERİNDE BİR DEĞİŞİKLİK OLMADIĞI İÇİN AYNI NEFRET HİSLERİ İLE VARLIKLARINI SÜRDÜRECEKLERDİR.
Bunları izah etmekteki amacımız bu kişileri yok saymak ve barış sürecine sekte vurmak değildir. Amacımız, silahını bırakan militanın, o silahı kendisine kullandıran İDEOLOJİSİNE YÖNELİK DE bir çalışma yapmak gerektiğini anlatabilmektir. Bu kişilerin, ideolojilerinin yanlışlığına dair bir eğitim almadan, bu gerçeğe inandırılmadan toplum içine salıverilmesi, olağanüstü büyük bir tehlikedir.
Komünizm ve onun düşünsel temelini oluşturan Darwinist-materyalist zihniyetin, bütünüyle temelsiz sahte bir inanç sistemine dayandığı, bilimsel ve sosyolojik gerçeklerle bağdaşmayan, mesnetsiz bir inanç sistemini esas aldığı, müvekkil tarafından, daha önce yayımlanan sayısız kitap, yazı ve konferans aracılığıyla kapsamlı şekilde ispat edilmiştir. Bilimsel kanıtlar, müvekkilin çalışmaları dahilinde dünyanın dört bir yanına yayılmış ve müthiş bir etki uyandırmıştır. Bu nedenledir ki, Darwinist-materyalist zihniyet, sadece ülkemizde değil, tüm dünyada ciddi bir darbe almıştır. Komünist felsefenin dayandığı çürük temeller bir bir yok olmuş, komünizmin şiddet ve silahlı mücadele yoluyla elde edileceğini savunduğu eşitlik ve sosyal adalet kavramlarının HAKİKİ VE KAPSAYICI KARŞILIĞININ ASIL OLARAK KURAN’DA TARİF EDİLDİĞİ anlatılmıştır.
İşte bu ve buna dayalı müvekkilin etki uyandırdığı tüm gerçekler, PKK MİLİTANLARINA DA BİLİMSEL DELİLLERLE ANLATILMALIDIR. O zaman, kendilerine terörü meşru gösteren zihniyet de ortadan kalkacaktır.
Bu konuda eğitimin en öncelikli konu olduğu, eminiz sizin de takdirinizdedir. Ancak bu konudan hiç bahsedilmiyor olması, PKK’lıların serbest bırakılması hususunda adeta bu konu hiç yokmuş gibi davranılması, bu konuda EĞİTİM VERECEK KİMSENİN OLMAMASI ve akıllara BİR TEK MÜVEKKİL ADNAN OKTAR’IN GELİYOR OLMASI ihtimalini getirmektedir. Diyanet’in veya Türkiye’deki başka bir kurumun bu konuda etkili bilimsel bir eğitim veremeyeceği herkesin takdiridir. Acaba akla Adnan Oktar ismi geldiği için mi, eğitim konusu hiç dile getirilmemektedir?
Konuyla ilgili TV açık oturumlarında, PKK’lıların serbest bırakılması hususunun psikolojik yönünün de olduğu söylenmekte, ancak bu kişilerin ideolojilerine yönelik etkili bir çalışma yapılması gerektiğine, hem bilimsel hem de imani bir eğitim verilmesi gerektiğine hiç değinilmemektedir. Oysa yapılması gereken tam da budur.
BU EĞİTİMİ, MÜVEKKİL MÜKEMMEL ŞEKİLDE VEREBİLİR. Daha önce de dile getirdiğimiz gibi, müvekkilin bu konuda cezaevinden çıkma gibi bir şartı yoktur. Sadece fikirlerinin ulaşmasını istediği kişilerle görüşmeler yapmayı talep etmektedir. Müvekkilin doğrudan yapacağı görüşmeler elbette çok etkili olacaktır. Ancak farklı bir yöntem olarak, talep edilirse müvekkil, bu konuda bir çeşit danışmanlık misyonunu da üstlenebilir. Bu eğitimi verecek kişilere yol yordam gösterilmesi, izlenecek stratejilerin belirlenmesi yönünde yardımcı olabilir.
Aynı zamanda, MÜVEKKİLİN, ÖZELLİKLE DARWİNİZM’İN VE KOMÜNİZMİN GEÇERSİZLİĞİ ÜZERİNE YAZMIŞ OLDUĞU KİTAPLARA ERİŞİMİN DE SERBEST BIRAKILMASI önemli bir talebimizdir.
Kendisine imkan tanındığı takdirde müvekkil, bu eğitimi PKK militanlarına kolayca verebileceğinden, onları doğrulara yönlendirerek ikna edebileceğinden ve bu kişileri topluma kazandırabileceğinden emindir. Bu konuda vakit geçmeden bir girişimde bulunulması ve müvekkilin bu çağrısının ivedilikle dikkate alınması büyük önem arz etmektedir.
Sayın Teşkilatınızın dikkatine sunar, saygılarımızla bilgilerinize arz ederiz.17.12.2025