Serbest Kalacak PKK’lılara, Bilimsel ve Dini Eğitim Vermek Şarttır

By gundem
6 Min Read

Adnan Oktar’dan Duyurudur

Serbest Kalacak PKK’lılara,
Bilimsel ve Dini Eğitim Vermek Şarttır;
Aksi Takdirde Bu Konu Ciddi Sıkıntılar Yaratır

Son dönemlerde müvekkil Adnan Oktar’ın ısrarla üzerinde durduğu konu, yani muhtemel bir infaz düzenlemesi ile cezaevinden salıverilecek ve topluma dahil olacak PKK’lılar konusu, anladığımız kadarıyla hükümetimiz için de bir açmaz haline gelecek gibi görünmektedir. Neredeyse 10 yaşından itibaren komünist-Marksist eğitim alan ve tek kurtuluşun çatışma ve terör yoluyla olduğuna inandırılan bu insanların, aynı düşünce ve bilgiyle, eğitilmeden toplum içine salıverilmeleri, hem kendileri hem de halkımız bakımından çok büyük çelişkileri, zorlukları ve tehditleri beraberinde getirecektir.

Bu kişiler, devlet karşıtı bir ideoloji ile yetiştirildiklerinden, devlete ait olan her şeye karşı olacaklardır. Toplum, onları benimsemekte zorlanacak ve onlara iş vermeye, aralarına almaya yanaşmayacaktır. Bu ayırımcılık, zaten öfkeli haldeki bu topluluğu, gitgide daha öfkeli hale getirecek, toplum içinde zaten var olan kutuplaşma, daha genişleyecektir.

Bu kişiler, Türkiye’de kalmayıp Suriye’ye veya Irak’a gitseler, o toplumlar içinde de zorluklar oluşacaktır. Marks’ın, “Din kitlelerin afyonudur” benzeri fikirlerini toplum içinde yayacak ve özellikle bir kısım cahil halkı dinden uzaklaştırma politikasına başlayacaklardır. Zaten komünist geçmişi olan bu ülke halkları, kısa bir süre içinde komünist-Marksist zihniyetin bu sakıncalı fikirlerine kanalize olacaklardır. “Zenginin malını alıp sana vereceğim” diyen kişilere kolayca itibar edeceklerdir.

Bu, ülkemizdeki Suriyeliler ve Afganlar için de geçerli bir durum olacaktır.

Dolayısıyla, bu başıboşluk içinde toplum, çok sakıncalı bir istikamete doğru ilerler halde kendini bulacaktır. Marksistler; fikren değişmeyecek ama topluma da entegre olamayacak, yalnızlaşacak, ötekileştirilecek; halk ise, Marksizmin “din afyondur”, “devlet yok edilmelidir”, “aile toplumun en zayıf birimidir” şeklindeki safsatalarına inanır hale gelecektir. Cezaevinden salıverilenler kazanılamadığı gibi, halkın büyük bölümü fikren kaybedilecek, toplum ise, kutuplaşmayı doruk noktalarda yaşayacaktır.

Daha önce de çok kez belirttiğimiz gibi, müvekkil Adnan Oktar’ın bu vahim tabloyu gözler önüne sermesindeki amaç, barış sürecini sekteye uğratmak değildir. Müvekkil, cezaevindeki terör örgütü üyelerinin tekrar topluma kazandırılmasını herkesten çok istemektedir. Ama bu konuda HİÇBİR ÇABA GÖSTERİLMEDİĞİNİ de görmektedir.

10 yaşından beri Marksist ve dolayısıyla dine ve devlete düşman olarak yetişmiş bu kişiler, ÖNCE EĞİTİMLE BULUŞMALI, SONRA TOPLUMUN BİR PARÇASI OLMALIDIRLAR.

Verilmesi gereken ilk eğitim, Marksist-komünist zihniyetin ve onun bilimsel temeli olarak kabul edilen Darwinizm’in yanlışlığıdır. İnandıkları ideolojinin boş olduğu, bilimsel olarak kendilerine gösterilmelidir.

Verilmesi gereken ikinci eğitim, dini eğitimdir. Bunun için temel unsur, Allah’ın kainattaki eserlerini tanıtmak, yaratılış harikalarının olağanüstü özelliklerini anlatmak ve yaratılandan yola çıkarak Yaratan’ı tanımalarını sağlamaktır. Kainattaki, doğadaki, canlı varlıklardaki olağanüstülüklerin tesadüfen var olamayacağını, bunların üstün bir Yaratıcı’nın eseri olduğunu ve bu yaratışta bir kusursuzluk hakimiyeti olduğunu göstermektir. İnsanlar, eserlerine bakarak Yaratıcı’larını tanıdıklarında, O’na mutlaka hayran olmakta, O’nun üstünlüğünü görmekte ve imana yönelmektedirler.

Bu eğitimi ülkemizin kütüphanelerinin VEREMEYECEĞİ ortadadır. Dev kütüphanelerimiz mevcuttur ancak bu kütüphaneler insanlara bu konuları öğretecek yerler değildir. Kütüphaneler genellikle, tüm dünyaya yaygınlaştırılmış Darwinist yayınlarla doludur. Bu kitapları okuyan herhangi bir kişi, değil imana gelmek, Allah korusun, inancını dahi kaybedebilir.

Bu eğitimi, Diyanetin veya Diyanet’e bağlı kurumların da YAPAMAYACAĞI açıktır. Cuma hutbelerinde, açık giyinen kadınları günahkar olarak tanımlayan Diyanet’in, anlattığı din anlayışının, sergilediği yaklaşımın ve temsil ettiği bakış açısının, değil bir Marksist tarafından, ülkemizdeki ortalama bir genç tarafından dahi KABUL EDİLEBİLİRLİĞİ OLMADIĞI ortadadır.

Bu eğitimi ancak ve ancak müvekkil Adnan Oktar verebilir.

Müvekkil, hayatının büyük bölümünü, insanlara bu gerçekleri anlatarak ve onlar üzerinde etki yaratarak geçirmiştir. Sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada sayısız insanın imanına vesile olmuştur. Yazdığı kitaplar 73 ayrı dile çevrilmiş ve milyonlarca insana ulaşmıştır. Konferanslar ve yayınlar, sayısız insan tarafından takip edilmiştir. Müvekkilin Darwinizm’i yıkma ve insanları imana yönlendirme konusunda dünya çapındaki başarısı TARTIŞMASIZDIR.

Dolayısıyla bu konuda, müvekkile imkan verilmesi ve müvekkilin bu eğitimi gerçekleştirmesi büyük önem taşımaktadır. Gençlerimiz, müvekkilin anlatmış olduğu din anlayışını benimsemektedirler. Bu din anlayışından etkilenmekte ve bu dini yaşayabileceklerini görmektedirler. Bu, müvekkilin anlatımları vesilesi ile olmuştur. Müvekkilin başarısı, tartışmasız şekilde ortadadır.

Hal böyleyken ve müvekkil buna bizzat gönüllüyken, devletimizi açmaza sokmak üzere olan bu konuya çözüm getirilmelidir. Çok defa belirttiğimiz gibi, müvekkilin bunu yapmak için cezaevinden çıkma gibi bir şartı yoktur. Kendisi, Devletimizin kontrolündeki bir ortamda, gerekli kişilerle gerekli görüşmeleri yapmayı talep etmektedir.

Kendisinin doğrudan ilgili kişilere anlatımı elbette çok etkili olur; ancak istenirse, müvekkil, devletimizin görevlendireceği BELLİ KİŞİLERE YÖNTEMLER GÖSTEREBİLİR, ONLARIN EĞİTİM VERECEĞİ ŞEKİLDE ONLARA DANIŞMANLIK YAPABİLİR. Müvekkil bu konuda, her türlü yardıma açık olduğunu belirtmektedir.

Bu hususta müvekkilin tek beklentisi, daha fazla kişinin imanına vesile olmak ve toplum içinde meydana gelebilecek sorunları, daha başlamadan ortadan kaldırmaktır.

Bu konuda HIZLI HAREKET EDİLMELİ ve BU KIYMETLİ TEKLİF BİR AN ÖNCE DEĞERLENDİRİLMELİDİR.

Bu hususun ilgili birimlerce dikkate alınacağına inancımız tamdır.

Saygılarımızla, bilgilerinize arz ederiz.17.12.2025

Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir