Adnan Oktar Söz Konusu Olduğunda Saldırgan Tutum Takınmanız, Onun İdeolojik Başarısını Ortadan Kaldıramıyor
18 Kasım 2025 tarihinde, Sözcü TV’nin Başkent Kulisleri isimli programında, moderatör Başak Kaya, PKK terör örgütüne af çıktığı takdirde, Adnan Oktar grubu ve FETÖ’nün de bu durumdan faydalanması konusunda şahsi “endişelerini” dile getirmiş ve “dağa çıkıp öldürenler bırakılıyor” şeklinde başlayan cümlesiyle, bu şekilde Adnan Oktar grubunun da hak iddia edebileceğini belirterek bunu oldukça sakıncalı bir şey gibi anlatmıştır.
Bu, aslında Sözcü Basın Grubunun, ilk zamandan beri izlediği gaddar politikanın bir devamıdır.
Söz konusu programda moderatör Başak Kaya’nın asıl endişesi FETÖ vs. değildir. Burada Sayın moderatör, müvekkil Adnan Oktar’ın temsil ettiği ideoloji nedeniyle, kendisinin cezaevinden çıkma ihtimalinden dolayı rahatsızlık içindedir. Tek başına müvekkilin ismini zikretmek dikkat çekeceği için araya FETÖ’yü de karıştırmaktadır. Oysa, FETÖ kapsamında yargılananların şu anda sadece %3’ü cezaevinde bulunmaktadır. %3’lük bir oranın Sn. Başak Kaya’yı çok da ilgilendirmeyeceği açıktır. Burada asıl konu, halen cezaevinde kalmakta olan müvekkil Adnan Oktar ve onun temsil ettiği ideolojidir.
Sözcü, Müvekkilin İslam Anlayışıyla ve Darwinizm Karşıtlığıyla
Bir Mücadele İçindedir
Sözcü Basın Grubunun sorunu, dünyada ve özellikle Türkiye’de oldukça geniş bir çevre tarafından kabul gören ve takdir edilen, müvekkilin anlattığı din anlayışıdır. Hatırlatmak gerekirse, zaten müvekkile yönelik kumpas hareketi de, müvekkilin bu yönde anlatımlarını engellemek ve müvekkilin etkisini kırmak içindi. Sözcü Yayın Organı da, uzun zamandır, yoğun karalama faaliyetleriyle, bu amaca ortak olmaktadır.
Ancak bu faaliyetler, Türk halkının, özellikle de gençlerin üzerinde etki uyandırmamaktadır. Çünkü insanlar, müvekkilin anlattığı gerçek Kuran İslam’ını beğenmektedirler. Şayet müvekkil gerçekten suçlu olsa, iddia edildiği gibi bir silahlı örgüt lideri olsa, insanların müvekkilin çıkışını bu kadar iştiyakla beklemesi, fikirlerini hala desteklemesi mümkün olmazdı.
Dilerse Sözcü Yayın Grubu, Türk halkı arasında bir anket yapabilir ve halka, Diyanet’in anlattığı İslam anlayışını mı yoksa müvekkilin anlattığını mı tercih ettiklerini sorabilir. Dilerse bunu, müvekkilin karşısına başka kişiler çıkararak da yapabilir. Her durumda, MÜVEKKİLİN ANLATTIĞI KURAN’A DAYALI İSLAM ANLAYIŞININ TERCİH EDİLDİĞİ görülecektir.
Görebildiğimiz kadarıyla Sözcü’nün asıl sorunu, bu İDEOLOJİK ÜSTÜNLÜKTÜR. Müvekkilin, anlattığı din anlayışı ile insanlar arasında müthiş bir etki yarattığını ve yaratmaya devam edeceğini bildiği için bunun gerçekleşmesini engellemeye çalışmaktadır.
Bir diğer unsur ise DARWİNİZM’DİR. Solcu bir yayın organı olarak Sözcü, özellikle Türkiye’de Darwinizm’in müvekkil vesilesi ile tamamen çöktüğünün farkındadır. Uzun zamandır Darwinizm ile ilgili tek bir program dahi yapamamasının tek nedeni müvekkil Adnan Oktar’ın bu konudaki başarısıdır. Çünkü söz konusu yayın organı, Darwinizm’i savunan herhangi bir program yaptığında, müvekkilden bunları çürüten bilimsel cevapların hemen geleceğini ve anlattığı konulara kimseyi inandıramayacağını çok iyi bilmektedir. Uzun zamandır devam eden sessizliğin tek nedeni budur.
Savunduğu ideolojiler, Darwinist, materyalist ideolojiler olmasına rağmen, Sözcü Yayın Grubu, bu konular hakkında tek kelime konuşamamakta, bu konuları gündem yapamamaktadır. Müvekkilin bu ideolojileri çürütmesinden kaynaklanan bu suskunluk, Darwinist çevreler için büyük hezimettir.
İşte tüm bu sebeplerle Sözcü Yayın Grubu, müvekkile yönelik İDEOLOJİK BİR KARŞITLIK içindedir. Bu ideolojik karşıtlık, Sözcü Yayın Grubu’nun, uzun bir zamandır müvekkile karşı zalimane bir propagandaya başvurmasına neden olmuş, söz konusu yayın grubu tarafından hemen hemen hiç kimseye gösterilmeyen öfke hali, müvekkile yoğun şekilde gösterilir olmuştur.
Sözcü, Gaddar Yaklaşımını Terk Etmediği Sürece,
Sorunlar ve Hukuksuzluklar Bitmeyecektir
Sözcü Yayın Grubu, belki de son dönemlerde Türkiye’deki hukuksuzluklardan en fazla zarar gören ve bu konuda en fazla şikayet eden yayın grubudur. Sabah-akşam hukuksuzluk üzerine açık oturumlar yapmakta, durumun düzelmesi için çözüm önerileri sormakta ve sürekli olarak haksızlıklardan yakınmaktadır.
Fakat aynı Sözcü, söz konusu müvekkil Adnan Oktar olduğunda, oldukça saldırganlaşmaktadır. Müvekkil ve arkadaşlarına yönelik olağanüstü kapsamlı bir hukuksuzluk silsilesinin uygulandığını en iyi bilen yayın organıdır; buna rağmen bu hukuksuzlukları yüksek sesle ve yoğun şekilde DESTEKLEMİŞ, her fırsatta karalama kampanyalarıyla yaşanan haksızlıklara ARKA ÇIKMIŞ, oldukça gaddar bir tutumla onlara karşı yok etme çabalarına EŞLİK ETMİŞTİR.
Fakat tüm bunları yaparken, akabinde hep, kendisini ve yakın çevresini bulan hukuksuzluklarla karşılaşmıştır. Bu tutum devam ettikçe, korkarız Sözcü Yayın Grubu’nu daha çok hukuksuzluk vuracak, daha çok haksızlıklar karşısına çıkacak, daha çok yakınmalar olacaktır. HUKUKSUZLUĞA TEK BİR ALKIŞ, o belayı güçlendirmekte ve dönüp dolaşıp ALKIŞLAYANI HEDEF ALMAKTADIR.
Sözcü Yayın Grubu, şu anda geceli gündüzlü İBB dosyasının ne kadar boş olduğunu, nasıl haksızlıklarla mücadele edildiğini anlatmaktadır. İBB dosyası, bizim kanaatimize göre de boş bir dosyadır ve bu anlamda da adaletin yerini bir an önce bulması temennimizdir.
Fakat aynı Sözcü, Adnan Oktar dosyasının BOMBOŞ olduğunu çok iyi bilmesine rağmen, sanki Türkiye’de böyle bir konu yaşanmamış gibi davranmaktadır.
Sadece kendi fikirlerinden olanı koruyan bu yayın organı, başkalarına haksızlığı desteklediği, başkalarına gaddarlığı ve zalimliği reva gördüğü için, ASLA HUKUKSUZLUKLARDAN, HAKSIZLIKLARDAN KURTULAMAMAKTADIR; bu gidişle KURTULAMAYACAK GİBİ GÖRÜNMEKTEDİR.
Aleyhe Propagandaların,
Müvekkil Nezdinde, Hiçbir Önemi Yoktur
Sözcü Yayın Grubunun yaptığı ve yapmaya devam ettiği aleyhe propagandaların MÜVEKKİL NEZDİNDE HİÇBİR ÖNEMİ YOKTUR. Bunların hiçbiri müvekkili rahatsız da etmemektedir. Çünkü bu aleyhe propagandalar, müvekkili geçen 7 buçuk senede çok daha fazla GÜÇLENDİRMİŞ, SEVENLERİNİN DAHA DA ARTMASINA vesile olmuştur.
Müvekkil bu durumu, kendisinin Mehdi müjdecisi ve Mehdi talebesi olmasıyla ilişkilendirmektedir. Çünkü hadislere göre, Mehdi’ye yönelik de sayısız itham söz konusu olacak, kendisine sayısız tuzak kurulacak, ancak bu tuzakların sonucunda Mehdi, daha da güçlenecektir. Onun yolundan gidenler de, kaçınılmaz olarak benzer durumla karşılaşacaklardır.
Söz konusu hadis şu şekildedir:
Mümin şahıs (Mehdi) Deccal’ı görünce: “Ey insanlar! Resulullah’ın zikrettiği Deccal işte budur” der. Deccal hemen onunla ilgili emrini verir de o zat karnı üzerine uzatılır ve arkasından: “Onu alın da yaralayın!” der. ARTIK O ZATIN SIRTI VE KARNI DÖVE DÖVE GENİŞLETİLİR. Bu sefer onu iki eli ve iki ayağı ile yakalar da fırlatır atar. İnsanlar Deccal’in onu bir ateş içine attığını sanırlar. HALBUKİ O BİR CENNET İÇİNE ATILMIŞTIR. (Mehdilik ve İmamiye, İbrahim Süleymanoğlu, s. 40)
Hadiste Mehdi’nin “sırtı ve karnının dövüle dövüle genişletilmesi”, müteşabih olarak (benzetme yapılarak) söylenmiştir. Kitabın yazarı, bu bölüm için “MEHDİ’NİN ÜNÜ, DURMADAN ETRAFA İLAN EDİLİP YAYILMAKTADIR”
demektedir.
Hadis ve açıklamasından yola çıkarak müvekkil, kendisini bir Mehdi talebesi olarak gördüğünden ve kendisine yönelik tüm kumpas ve saldırılar, Kuran ve Mehdiyet savunucusu olduğu için yapıldığından, BENZER KADERİ PAYLAŞMAKTA ve kendisine karşı mücadele edenlerin çabaları KENDİSİNİ GÜÇLENDİRMEKTE ve insanlar arasında KENDİSİNE YÖNELİK SEVGİ DAHA DA YAYGINLAŞMAKTADIR.
Bu, aynı zamanda, SEYYİD olan müvekkilin, dedeleri, Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in de paylaştığı bir kaderdir. Müvekkil, aynı kaderi yaşıyor olmayı büyük bir rahmet olarak görmektedir.


Hz. Hasan, Hz. Hüseyin
Tüm bunlardan anlaşılabileceği gibi, SÖZCÜ YAYIN GRUBUNUN BİTMEK TÜKENMEK BİLMEYEN ALEYHE PROVOKASYONU, MÜVEKKİLİN HİÇBİR ZAMAN ALEYHİNE OLACAK BİR ŞEY DEĞİLDİR.
Tam tersine, şimdiye kadar olduğu gibi şimdiden sonra da MÜVEKKİLİ İNSANLARA HATIRLATACAK, ONUN DAHA FAZLA KİŞİ TARAFINDAN SEVİLMESİNİ SAĞLAYACAK, TARAFTARLARINI DAHA DA ARTIRACAKTIR.
Dikkat edilirse, son 7,5 yıldır, özellikle Sözcü’nün başı çektiği aleyhe propagandalar, hiçbir şekilde müvekkilin aleyhine olmamış, tam tersine kendisini ESKİSİNDEN GÜÇLÜ, DİPDİRİ VE ÇOK DAHA GENÇ hale getirmiştir. Yine hatırlatmak gerekir ki, geçmiş yıllarda müvekkille uğraşan sayısız kişi, kendi ecelleriyle vefat etmiş, müvekkili yok etme çabaları gösterenler, hiç beklemedikleri bir anda bu dünyayı terk etmiş ve hepsi aynı yere gidip, oradan müvekkili izlemeye devam etmişlerdir.
Müvekkilin Kaderinde Yenilgi Yoktur
Müvekkil, Darwinist, materyalist ideolojileri temelinden yok eden ve İslam dinini ayakta tutarak pek çok insanın Allah’ı tanımasına ve sevmesine vesile olan bir kişi olduğundan, DAİMA ALLAH’IN KORUMASI ALTINDADIR.
İşte bu nedenle de MÜVEKKİLİN YENİLMESİ DİYE BİR ŞEY SÖZ KONUSU DEĞİLDİR.
Kumpas destekçilerinin, ideolojik karşıtların dört bir yandan gösterdikleri aleyhe çabalara rağmen MÜVEKKİLİN BU ZAMANA KADAR YENİLMEMİŞ OLMASI, bu gerçeği görmek için yeterlidir.
MÜVEKKİL ADNAN OKTAR’IN KADERİNDE YENİLGİ YOKTUR.
Çünkü müvekkilin çok defa belirttiği gibi;
ALLAH TARAFTARLARI YENİLMEZLER.
Bu, Kuran’a göre, ALLAH’IN KANUNUDUR.
Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırız
Kim Allah’ı, Resûlü’nü ve iman edenleri dost (veli) edinirse, hiç şüphe yok, GALİP GELECEK OLANLAR, ALLAH’IN TARAFTARLARIDIR. (Maide Suresi, 56)
SEN, ALLAH’IN SÜNNETİNDE KESİNLİKLE BİR DEĞİŞİKLİK BULAMAZSIN VE SEN, ALLAH’IN SÜNNETİNDE KESİNLİKLE BİR DÖNÜŞÜM DE BULAMAZSIN. (Fatır Suresi, 43)
Müvekkile ideolojik veya fikri karşıtlık içinde olanların bu yenilmezliğe ARTIK ŞAŞIRMAMALARI ve bu konuda gösterdikleri ALEYHE ÇABAYA ARTIK BİR SON VERMELERİ gerekmektedir. Çünkü, müvekkile göre, yeryüzündeki tüm maddi güçlerin sahibi dahi olsalar, MÜVEKKİLİ YENİLGİYE UĞRATAMAYACAKLARDIR.
Bu konuda çaba göstermeye devam edenler ise, kendilerini vuran haksızlıklarla boğuşmaya devam edecek, sürekli bunun altında ezileceklerdir. Bu, hep böyle olmuştur.
İşte tüm bu sebeplerle Sözcü Yayın Grubuna, artık bu sonuçsuz ve zalimane çabayı bir kenara bırakmalarını, herkes için adaletin savunucusu olmalarını ve nefretin değil, sevginin taraftarı olmalarını tavsiye ediyoruz. 06.12.2025