Sayın Fatih Altaylı’ya Müvekkil Adnan Oktar’dan Açık Mektuptur

By gundem
8 Min Read

26 Kasım 2025 tarihinde yapılan duruşmada Fatih Altaylı hakkında ceza kararı çıkması ve tutukluluğunun devamına karar verilmesi nedeniyle müvekkil Adnan Oktar bu karardan duyduğu rahatsızlığı ifade etmektedir.

Kamuoyunun da yakından bildiği üzere Fatih Altaylı radyo programı yaptığı yıllardan bu yana müvekkil Adnan Oktar hakkında gerçek dışı haberler ve yorumlara yer vermiştir. 2018’deki polis operasyonundan bu yana da müvekkile yönelik kumpas dosyasının dayanak noktasını oluşturan iftiraları zaman zaman yayınlarında anlatmıştır. Tüm bunlara rağmen müvekkil Adnan Oktar kendisine karşı bir kızgınlık ya da öfke duymamakta, tam tersine şu anda özgürlüğünden mahrum bırakılmış olmasından rahatsızlık duymakta, bir an önce kızı ve eşi başta olmak üzere sevdiklerine kavuşmasını temenni etmektedir.

Her ne kadar müvekkil ve Fatih Altaylı arasında geçmişte zaman zaman yargıya taşınmış bazı konular yaşanmış olsa da, müvekkil bunların tamamının Fatih Altaylı’nın doğrudan kendisini tanımamasından, başta Fırat Develioğlu olmak üzere sadece bazı husumetli kişileri tanıyarak onların üslup, tavır ve ahlak bozukluklarını esas alarak müvekkil ve arkadaşları hakkında kanaat edinmesinden kaynaklandığını düşünmektedir. Bizzat müvekkili tanımış olsa müvekkilin neşesi, sevecenliği, sanattan, müzikten, eğlenceden zevk alması, kaliteyi beğenmesi, özgürlükten yana olması, hayata güzellik katma arzusu, kadınlara saygı ve sevgi göstermesi gibi birçok ortak yönleri olduğunu da görecektir.

Yargıya güven endeksinde ülkemizin Nijerya, Angola, Honduras gibi ülkelerin bile ardında kaldığı bu dönemde hukuka aykırı kararlar maalesef gittikçe yaygınlaşmaktadır. Hukuksuzluğun adeta bir karabasan gibi gittikçe yayılmasında elbette “başkasına yapıldığında desteklenmesi”nin çok büyük ve olumsuz bir etkisi vardır. Bir çok kesimden farklı insanlar çoğu zaman bu hataya düşmüş, bir gün kendilerinin de benzer hukuksuzlukların mağduru olabileceğini hiç düşünmeden hukuksuzluklara alkış tutmuşlardır. Şunu da ifade etmek gerekir ki Adnan Oktar Davası dosyası bugün gelinen aşamanın başlangıç noktası olmuş, günümüzde yaşanan tüm ihlallerin pilot uygulaması olarak kullanılmıştır. Adnan Oktar Davası öne sürülerek kamuoyu hukuksuzluğa alıştırılmak istenmiştir. Basının yoğun desteğiyle halk etkin pişman ifadeleriyle, delilsiz, belgesiz tutuklamalara, iftira at kurtul düzenine, hiçbir gerekçesi olmadan mala el koymaya, Türkiye’nin dört bir yanındaki cezaevlerine dağıtılmaya, yalan olduğu ispatlanmış beyanlarla hüküm vermeye alıştırılmak istenmiştir. Ancak Türk Milletinin irfanı burada da kendini göstermiş, sağ ve sol basının ittifakla tek bir ses olarak yaptığı tüm karalamalara ve iftiralara rağmen halkımız müvekkil Adnan Oktar ve arkadaşları hakkındaki yalanlara itibar etmemiştir. Tüm bu davanın ve binlerce yıllık cezaların ardında başka bir oyun ve plan olduğunu görmüştür.

Bu konuda Fatih Altaylı’nın yakın geçmişte yaptığı bir yayında, kendisiyle arasında fikir ayrılığı olmasına rağmen müvekkil Adnan Oktar için de hukukun uygulanmasını istediğini, kimseye haksızlık ve hukuksuzluk yapılmasına razı olmayacağını ifade etmesi güzel bir örnek olmuştur. Erdemli ve güzel bir ahlak sergilemiştir.

Her ne kadar cezaevi son derece zorlu bir ortam olsa da birçok yönüyle de hayır ve güzellik içermektedir. Sinirlenmek, öfkelenmek, üzülmek, fiziki ve psikolojik olarak kendini yorup yıpratmak yerine insana katacağı güzellikleri görmek çok büyük kazançtır. İnsanların günlük hayatın koşuşturması içinde düşünmekten, kıymet bilmekten, derinlik almaktan uzaklaştıkları acı bir gerçektir. Hayatın tüm detaylarından çekilip sakin ve dingin bir ortamda, yokluk ve zorluk içinde olmak insanın o güne kadar düşünmediği pek çok şeyi düşünmesi, anlaması ve kavraması için çok önemli bir fırsattır. Günlük hayatta farkına dahi varmadığı ne kadar çok nimetle kuşatılmış olduğunu anlamak, son derece kolay ve sıradan bir iş için bile günlerce beklemek, kimi zaman tek bir poşetin dahi ne kadar kıymetli olduğunu görmek, suyun, ekmeğin, sebzenin, meyvenin, ocağın, ütünün, ilacın, hatta tek bir çiçeğin dahi nimet olarak özel yaratıldığını, “bunlar var ve hep olacak” diye bir şey olmadığını kavramak Allah’ın her insana lütfetmediği inceliklerdir. Fatih Bey de Allah’ın kendisini böyle güzel bir eğitime ve derinleşmeye layık görmesini şükürle karşılayacaktır.

Bu imtihanı sabırla, sevgiyle, güzellikle karşıladığında hiç beklemediği yönlerden çok fazla hayır ve güzellik görecek, muhtemelen ummadığı bir anda birden özgürlüğüne kavuşacaktır. Sevgiden uzak, gergin ve tartışmacı üslup insanlara hep zarar vermektedir. İnsanların bir çoğu okul yıllarından beri Darwinist telkinle yetiştiği için kavgacı, bencil, sert, katı ve sevgisiz yaşamı olağan sanmaktadır. Bu da hayatlarını daha zorlaştırmaktadır. Cezaevi gibi bir ortamda böyle bir bakış açısına sahip olanlar daha hızlı çökmekte ve hastalanmaktadır. Oysa her şeyi yaratanın Allah olduğunu bilen insan pek çok kişinin bilmediği ve tatmadığı bir rahata kavuşur. Tüm kararları veren Allah’tır ve Allah’ın tüm kararları sonsuz adildir.

Hakim, mahkeme, nezarethane, ring aracı, avukat görüş kabini, mazgaldan seslenen memur, sabah sayımı, kantin alışverişi, koridordaki telefon, slogan atan mahkumlar, avlunun üzerindeki tel ve tüm detaylar Allah’ın beynimizde mercimek tanesi kadar bir yer olan görme merkezinde yarattığı görüntüden ibarettir. Her insan beyninin içindeki mahkemeye çıkmakta, beyninin içinde savunma yapmakta ve beyninin içindeki hakimin hükmünü dinlemektedir. Dünya yaratıldığından bu yana hiçbir insan beyninden dışarı çıkmamıştır, tüm insanlar beyninde hapistir. Bu bilimsel bir gerçektir. İnsanın mahkeme diye bildiği şey, göze gelen ışık fotonlarından beyne ulaşan elektriğin görme merkezinde yorumlanmasından ibarettir. Fatih Bey bu konuyla ilgili müvekkilin eserlerini ve makalelerini okuduğunda, bilimsel eserlerden de bu konuyla ilgili bilgiler edindiği çok hayret edeceği, tüm algısını ve hayatını değiştirecek bambaşka bir ilim öğrenecektir.

Fatih Bey’in de bildiği üzere geçmiş dönemlerde veli insanlar ve Peygamberler itikafa çekilerek bu derinliği almak için özel ortamlar oluşturmuşlardır. Hatta masonlukta dahi “teffekür hücresi” denilen mekanlar bunun için vardır. Şimdi Allah kendisine bu özel ortamı lütfetmiş, birçok hayır, güzellik, iyilik kazanması, ruhunu derinleştirmesi, sevgi gücünü artırması, noksan yönlerinin düzelmesi, iyi yönlerini daha da pekiştirmesi için bir imkan sunmuştur. Kanaatimizce Fatih Bey de bunun bir imkan ve hayır olduğunun bilincindedir.

Müvekkil Allah’a iman eden ve Allah’ın rızasına göre yaşayan bir insandır. Dünyanın yaratılış amacının sevgi olduğuna inanmaktadır. Her insan hızla sonsuz hayatı olan ahirete doğru ilerlemektedir. Ahirete geçişi de muhtemelen hiç ummadığı ve beklemediği bir anda aniden olacaktır. İşte o an gelmeden önce sevgiyi öğrenmek, kendini tanımak, ruhunu bilmek ve eğitmek dünyadaki tek varlık amacıdır. Çünkü insan 70-80 yıllık dünya hayatında aldığı eğitimle sonsuz hayatını yaşayacaktır. Bu sebeple, Fatih Altaylı için şu an yaşadıkları ilk bakışta zorlu gibi görünse dahi özünde birçok değişime, gelişime, hayra ve güzelliğe vesile olan bir süreçtir. Temennimiz bu imtihan ortamını güzel bir sabırla, sevgiyi ve derinliği kazanarak en kısa sürede bitirmesi ve sevdiklerine kavuşmasıdır.

Saygılarımızla kamuoyunun bilgilerine sunarız. 03.12.2025

Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir