MÜVEKKİL ADNAN OKTAR’DAN ÖNEMLİ BİR HATIRLATMA
İnsan güzel ahlaka, erdemli davranmaya, derin düşünmeye niyet etmezse, doğası gereği tartışmacı ve kavgacıdır. Allah, insanların bu yönünü Kur’an’da şöyle bildirmiştir:
Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırız:
“… İnsan, her şeyden çok tartışmacıdır.” (Kehf Suresi 54)
Günümüzde de, bazı tartışma programları, gündüz kuşağında yer alan bazı programlar, diziler, filmler, sosyal medya platformları, bu tartışmacı, sert, kavgacı, karşı tarafı dinlemek ve anlamak yerine, kendi düşüncesini kabul ettirmeye çalışan, baskın, agresif, saldırgan karakterleri empoze etmektedir.
Tartışma programlarındaki kavgacı, sert, dediğini kabul ettirmeye çalışan üslup, insanların aralarını açmakta, toplumda kutuplaşmalara sebep olmaktadır. Özellikle sosyal medyada, kendi fikrine karşı gelenlere karşı gösterilen saldırgan, ezen, küçümseyen, hakaretamiz, sevgisiz ve saygısız üslup, topluma, milletimizin birlik ve beraberlik hislerine çok büyük zararlar vermektedir.
Ekranda sürekli bağıran, hakaret eden, tehdit eden insanların olması, zamanla insanlarda agresif konuşma tarzını normalleştirmekte, sesini yükseltmedikçe kendisini dinletemeyeceği algısı oluşturabilmektedir. Özellikle gençlerin bu telkinle yetişmeleri, iş ortamında, okullarda, aile içinde, arkadaş çevresinde insanların daha kolay parlamalarına, seslerini yükseltmelerine, hakaret ve küçümsemeyi sıradan hatta makbul görmelerine sebep olabilmektedir.
Tartışma programlarında amacın sorunlara çözüm bulmak; siyasilere, toplumun farklı kesimlerine ilgili konularda yol göstermek; insanların gelişmeleri ve olayları anlamlandırabilmelerine, yorumlayabilmelerine, sonuç çıkarmalarına yardımcı olmak olmalıdır.
Ancak birçok tartışma programında bazı katılımcılar birbirlerini dinlemek, birbirlerini anlamak, birbirlerinin fikirlerine fikir ekleyerek görüşleri zenginleştirip güçlendirmek yerine, kimse kimseyi dinlememekte, birbirinin üzerine konuşarak, ses yükselterek, kendi dediklerini bağırmak ve sert ifadeler kullanmak suretiyle kabul ettirmeye çalışmaktadır. Tartışmalar, fikir alışverişinden çıkıp ego savaşlarına dönmektedir.
Oysa bir kişi, düşüncesinin samimi olarak doğru ve en hayırlısı olduğuna kanaat getiriyorsa dahi, karşı tarafı sesiyle, tonuyla, üslubuyla bastırarak üstün gelmeye çalışmamalıdır; Allah’ın emrettiği gibi düşüncesini güzel sözle anlatmalı, etkiyi Allah’a bırakmalıdır. Teslimiyetle, güzel ahlakla, her şeyden önemlisi, tüm gücün ve etkinin Allah’ın elinde olduğunu bilerek konuşmak, fikirleri beyan etmek gerekir. Sonuç Allah’a aittir. İnsan karşısındakine fikrini kabul ettirse veya bağıra çağıra üstün gelse dahi, her olayı yaratacak olan Allah’tır. Her şey Allah’ın dilediği şekilde olacaktır.
Peygamber Efendimiz (sav) de “Müminin şanından değildir ki, lüzumsuz yere tartışmaya girsin.” (Tirmizî, Birr 58.) hadisi şerifi ile Müslümanların bu karakterden uzak durmaları gerektiğini belirtmiştir.
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri de bir mektubunda, talebelerinin bir konuda tartıştıklarını öğrenince şöyle demiştir:
“Kardeşlerime tavsiye ediyorum ki, ayrılığa sebebiyet veren münakaşa etmesinler. Yalnız karşılıklı fikir alışverişi suretinde, çekişmesiz karşılıklı konuşmaya alışsınlar.” (Lemalar / 16. Lema, Hatime, s.188)
Allah Kur’an’da Hz. Lokman’ın “konuşmada yüksek perdeyi eksiltmeyle” ilgili öğüdünü bildirmektedir:
“Yürüyüşünde orta bir yol tut, sesinden de (yüksek perdeleri) eksilt. Çünkü, seslerin en çirkin olanı gerçekten eşeklerin sesidir.” (Lokman Suresi, 19)
Allah’ın, efendi, ağırbaşlı, dingin ve sabırlı bir ses tonunu beğendiği ayette görülmektedir.
Dizilerde de benzer şekilde sürekli bağırma, hakaret, aşağılama, kavga, tartışma çok yoğun olarak görülmektedir.
Tüm olumsuz etkilerinin yanında, zaten gerilime, öfkeye, mutsuzluğa yatkın veya bu tür ortamlara maruz kalan insanların, bir de TV ekranlarından sürekli olarak bu negatifliği duyup görmeleri, ruh hallerini daha da sarsarak, daha olumsuz, öfkeye açık, gergin olmalarına sebep olabilmektedir.
Devletimizin ilgili kurumlarının ve TV kanallarının, tartışmacı, kavgacı, sert, karşı tarafı dinlemeyen, ses yükselterek, yaygara çıkartarak fikrini kabul ettirmeye çalışan, hakaret, küçümseme, laf dokundurma gibi basitlikleri barındıran programlara bir düzenleme getirmeleri gerektiğini düşünmekteyiz.
Allah’ın beğendiği ahlak bu değildir. Allah halim, güzel sözlü, efendi hal ve tavırları beğenmektedir. İnsanı medeni, saygın, sevilen, dinlenen kişi yapan da bu özelliklerdir.
Güzel söz, güzel konuşma, itidalli ve halim tavırlar, toplumda sağlam temeller oluşturur; medeniyet göstergesi olduğu gibi, toplumda manevi zenginliğe, asil ve dingin bir görünüme yol açacaktır.
Bilvekale bilgilerinize saygılarımla sunarım. 04.12.2025
Hayat Ruh’un izlediği bir rüya gibidir. Bilinç Allah’ın, gören Allah, duyan Allah. Bizler hatıra ile insan oluyoruz. Hatıraları çıkardımı ortada gören duyan bir varlık kalıyor