TGRT TV ve Türkiye Gazetesi Yöneticilerine Mühim Bir Hatırlatma

By gundem
21 Min Read

MÜVEKKİL ADNAN OKTAR’DAN BASIN DUYURUSU

IŞIKÇILAR GRUBU MEDYA ORGANI TGRT TV ve TÜRKİYE GAZETESİ YÖNETİCİLERİNE MÜHİM BİR HATIRLATMA

Sağ basın olarak bilinen yayın kuruluşları, müvekkil Adnan Oktar’ın her zaman şefkat, saygı, koruyuculuk ve kardeşlik duygularıyla yaklaştığı kurumlar olmuştur. Kıymetli İslam alimi Hüseyin Hilmi Işık’a tabi olan ve Işıkcılar grubu ya da cemaati olarak da bilinen İslami camiaya bağlı, TGRT Televizyonu ile Türkiye Gazetesi de bunlardan biridir.

2018 yılında düzenlenen operasyondan bu yana, gerek TGRT Televizyonu gerekse Türkiye Gazetesi müvekkil ve arkadaşları hakkında adil, tarafsız ve dürüst bir üslup kullanmak yerine, MÜSLÜMANA YAKIŞMAYAN, VİCDAN ve HAKKANİYETTEN UZAK, doğrulara yer vermeyen bir tutum ve üslup sergilemektedir.

Müvekkilin konuyla ilgili görüşleri şu şekildedir:

TGRT Televizyonu ve Türkiye Gazetesi’nin vicdan ve hakkaniyete aykırı bu yayın politikası konusunda, Işıkçılar grubu içerisinde bilerek veya bilmeyerek müvekkile ideolojik husumet besleyen çevrelerin etkisinde kalan kişiler olabilir. Ancak bu değerli kardeşlerimiz açık şekilde bilmelidirler ki, yarın bir gün Işıkçılar grubuna da haksız, hukuksuz bir operasyon yapılabilir. Onlar da bir kumpasa maruz kalabilir.

GRUBA BAĞLI ŞİRKETLERDEN İŞTEN ÇIKARILAN BİRİ ÖFKESİ KULLANILARAK KOLAYLIKLA GİZLİ TANIK VEYA ETKİN PİŞMAN SANIK YAPILABİLİR. IŞIKÇILAR HAKKINDA BİR DİZİ YALAN VE KURGU SUÇLAMA OLUŞTURULABİLİR. BİR TEK BU KİŞİNİN BEYANIYLA BİRDENBİRE SUÇ ÖRGÜTÜ İLAN EDİLEBİLİRLER.

YÜZLERCE ÇALIŞANI VE MENSUBU OLAN GRUP İÇİNDE DOĞAL OLARAK SİLAHI OLAN KİŞİLER VARDIR. BU NEDENLE OPERASYON SIRASINDA ÇOK SAYIDA SİLAH ELE GEÇİRİLECEKTİR. SİLAHLARIN RUHSATLI VE YASAL OLMASI BİR ŞEY DEĞİŞTİRMEYECEK, BU DURUM “SİLAHLI” SUÇ ÖRGÜTÜ İLAN EDİLMELERİ İÇİN YETERLİ GÖRÜLECEKTİR.

TGRT Haber, Türkiye Gazetesi ve İhlas Haber ajansı başta olmak üzere, pazarlama, ev aletleri, inşaat, hastane, okul, yurt ve benzeri IŞIKÇILAR GRUBUNA BAĞLI NE KADAR İŞLETME VARSA TAMAMI SUÇ ÖRGÜTÜNÜN MALİ YAPILANMASI İLAN EDİLEBİLİR. TÜM KURULUŞLARINA KAYYUM ATANABİLİR ve BÜTÜN MALLARINA EL KONULABİLİR.

BUNLARIN HİÇBİRİ ÜTOPİK VARSAYIMLAR DEĞİLDİR. HUKUKUN ALENEN ÇİĞNENDİĞİ BİR ÜLKEDE BENZER BİR HUKUKSUZLUK HER AN HERKESİ MAĞDUR EDEBİLİR. IŞIKÇILAR GRUBU DA MÜVEKKİL VE ARKDAŞLARINA YAPILDIĞINDA SAVUNDUKLARI BU HUKUK DIŞI UYGULAMALARIN TAMAMINDAN BİR GÜN KENDİLERİNİ YANA YAKILA ŞİKAYET EDERKEN BULABİLİRLER. ŞU ANDA KENDİLERİNE ZARARI YOKMUŞ GİBİ GÖRÜNEN SİSTEMİN BİR ANDA DÜŞMANI İLAN EDİLEBİLİRLER. BUNUN İÇİN SUÇ İŞLEMELERİ, YASA DIŞI BİR EYLEM İÇİNDE OLMALARI GEREKMEZ. FİKREN AYRI OLMAK, FARKLI İNANÇLARI SAVUNMAK YETERLİ OLACAKTIR.

Bu hiç kimse için asla istenecek bir netice değildir. Ancak hukuksuzlukları ve açık hak ihlallerini savunan herkesin, kendi eliyle bir gün kendini de kuşatacak bir kabusu inşa ettiğini bilmesi, bunun “kendi oturduğu dalı kesmek” anlamına geldiğini unutmaması gerekir.

Şu anda Işıkçılar grubu kendilerine yönelik bir operasyon olmadığı için diğer Müslüman camialara ya da masum insanlara operasyonlar düzenlendiğinde -inançlarına uygun olmadığı halde- haksızlığı savunmaktadır. Ancak dikkatlice baktıklarında görecekleri gerçek şudur:

KENDİLERİNE HENÜZ BİR OPERASYON YAPILMAMIŞ OLMASININ TEK SEBEBİ, HENÜZ SIRANIN KENDİLERİNE GELMEMİŞ OLMASI, ŞU AN MEVCUT SİSTEMİN HENÜZ KENDİLERİNİ HEDEF ALMAMASIDIR. SİSTEMDE EN UFAK BİR DEĞİŞİKLİK OLDUĞUNDA, HUKUKUN GÜVENCE OLMASI BÜYÜK ORANDA ORTADAN KALKTIĞI İÇİN, BİR ANDA ONLAR KENDİLERİNİ BİR OPERASYON DALGASI İÇİNDE BULACAKTIR. Yani herhangi bir şekilde ihtiyaç hissedildiğinde YAPILACAK YENİ OPERASYONLARIN İLK HEDEFİNDE BU KEZ IŞIKÇILAR CEMAATİ MENSUBU kardeşlerimiz de olacaktır.

Elbette müvekkil dahil hiçbir Müslüman böyle bir olayın gerçekleşmesini istemez. Ülkemize yakışan tüm vatandaşların hukukun işleyeceğinden emin olduğu, tüm haklarının güvence altına alındığı, demokratik ve hür bir ortamda kendini ifade edebildiği, inancını anlatabildiği ve yaşadığı bir ortamdır. Ancak bugün TGRT grubunun bilerek veya bilmeyerek desteklediği hukuksuzluklar tüm bu ideallerin temeline adeta dinamit yerleştirmekte ve ülkenin geleceğini koyu bir karanlığa itmektedir. İslami değerlere önem veren bir kanal olarak bu anlayış ve uygulamanın Kuran’da emredilen adalet, dürüstlük, erdem, hakkaniyet ve vicdanla çeliştiği de açıktır.

Bugün TGRT Haber ve Türkiye Gazetesinin destek verdikleri hukuk dışı uygulamaların temel işleyiş prensibi şöyledir:

BİR LİDER ETRAFINDA TOPLANMIŞ HERHANGİ BİR CAMİA, HATTA ARKADAŞ GRUBU VEYA TİCARİ İŞLETME BİR SABAH ANSIZIN SUÇ ÖRGÜTÜ İLAN EDİLMEKTEDİR.

BU YENİ SUÇ ÖRGÜTÜNÜN HAYALİ ÖRGÜT ŞEMASI HEMEN SABAH TÜM KANALLARA SERVİS EDİLMEKTE, BİR GECE ÖNCE CEMAAT OLAN VEYA AYNI ŞİRKETTE ÇALIŞAN İNSANLAR SABAH KENDİLERİNİ SUÇ ÖRGÜTÜ LİDERİ VE ÜYELERİ OLARAK BULMAKTADIR.

GRUBA AİT MEDYA ORGANLARI SUÇ ÖRGÜTÜNÜN MEDYA AYAĞI, OKULLAR VE YURTLAR ÖRGÜTE ELEMAN DEVŞİREN ÖRGÜT MERKEZLERİ, ŞİRKETLER İSE ÖRGÜTÜN KARA PARA AKLAMA UNSURLARI OLARAK KABUL EDİLMEKTEDİR.

İNSANLARIN AYNI BİNADA ÇALIŞTIKLARI YA DA ARKADAŞ OLDUKLARI İÇİN ORTAK HTS KAYDININ BULUNMASI İSE ÖRGÜT ÜYELİĞİ İÇİN YETERLİ DELİL OLARAK KABUL EDİLMEKTEDİR.

BU YAKLAŞIMLA, DOĞAL OLARAK BİR HİYERARŞİK YAPI ve YÖNETİM ALTINDAKİ TGRT HABER, TÜRKİYE GAZETESİ, OKULLAR, HASTANELER, ŞİRKETLER ve YURTLAR SEBEBİYLE, IŞIKÇILAR CEMAATİ DE birileri tarafından kolayca SUÇ ÖRGÜTÜ OLARAK TANIMLANABİLİR ve yapılacak operasyonların kapıları da ardına kadar açılabilir.

Umduğunu bulamadığı için geçmişte camiandan ayrılmış ve husumet besleyen birkaç şikayetçi bulunması; korkutulup tehdit edilerek ya da para veya çıkar karşılığında CAMİA ALEYHİNE İFADE VERECEK 3-5 ETKİN PİŞMAN/GİZLİ TANIK DEVŞİRİLMESİ HALİNDE, IŞIKLAR CEMAATİ MENSUBU KARDEŞLERİMİZ DE KOLAYLIKLA BİR ŞUÇ ÖRGÜTÜ OLARAK NİTELENEBİLİR, TÜM MALLARI, MÜLKLERİ ve ŞİRKETLERİNE EL KONABİLİR, BİR GECE ANSIZIN TUTUKLANIP CEZAEVLERİNE GÖNDERİLEBİLİRLER.

Müvekkil Adnan Oktar’ın yargılanmakta olduğu davada, iddia makamının suç uydurmakta zorlandığı için iddianamenin başına “HİÇBİR SUÇ ÖRGÜTÜNÜN ASIL AMACININ BİZATİHİ SUÇ İŞLEMEK OLMADIĞI” şeklindeki anormal ifadeyi rahatça ekleyebildiği bir ortamda, BIRAKIN IŞIKÇILAR CEMAATİNE MENSUP KARDEŞLERİMİZİ, HİÇ KİMSENİN KENDİSİNİ GÜVENDE GÖRMEMESİ GEREKİR.

Bu sebeple Işıkçılar Grubuna mensup değerli kardeşlerimiz unutmamalıdır ki, ADALET HERKESE LAZIMDIR ve ADALETSİZLİK, ONA GÖZ YUMANLAR OLDUĞU MÜDDETÇE ALABİLDİĞİNE GENİŞLEYİP YAYILIR. Eğer herkes, kendi görüşünden olmayanın uğradığı haksızlığa gözlerini kaparsa ve hatta bunu alkışlarsa, o zaman adaletsizlik adeta bir bumerang gibi gün gelir geri döner ve buna göz yumanları da vurur.

Bugün Türkiye’de bir çok siyasi davada yaşanan hukuk ihlalleri, geçmişte müvekkil Adnan Oktar ve arkadaşlarına yapılan haksızlıklara göz yumulduğu içindir. HUKUKUN PERVASIZCA GÖZ ARDI EDİLMESİNİN, KANUNLARIN HİÇE SAYILARAK İNSANLARIN HAKLARININ ve ÖZGÜRLÜKLERİNİN GASP EDİLMESİNİN, YARGILAMA TİYATROLARININ SAHNELENEREK SANKİ YARGI SİSTEMİ İŞLİYORMUŞ GİBİ YAPILMASININ İLK PROVALARI ADNAN OKTAR DOSYASINDA YAPILMIŞTIR

Adnan Oktar dosyasıyla birlikte, bazı çevrelerin sadece kendinden olanları koruyup kolladığını, kendinden olmayanın hakkını savunmadığını hatta kendilerine destek dahi verdiğini gören kumpas kurgulayıcılar, zaman içinde yeni denemelerde bulunmuşlardır.

Bu sebeple Işıklar Grubu mensubu kıymetli kardeşlerimiz de, BUGÜN YARIN BAŞLARINA GELMESİ KUVVETLE MUHTEMEL BİR HUKUKSUZLUKTAN KENDİLERİNİ ASLA MÜSTAĞNİ GÖRMEMELİDİRLER. Bu sebeple kendilerine ait TGRT Televizyonu ile Türkiye Gazetesindeki haber ve yazılarında samimi, dürüst ve vicdanlı olmalı; sadece hakkı ve adaleti savunmalıdırlar.

TGRT TELEVİZYONU ve TÜRKİYE GAZETESİ YÖNETİMİ KENDİ ÇALIŞANLARINA KARŞI DA DÜRÜST ve SAMİMİ OLMALIDIR

Kıymetli İslam alimi Hüseyin Hilmi Işık’a tabi olan Işıkçılar grubunun yayın kuruluşları olan TGRT televizyonu ve Türkiye Gazetesi’nin kendi savundukları değerlerle çelişen dekolteyi, eğlenceyi, kadınların topluma karışmasını, modernliği savunan yayınları da dikkat çekmektedir.

Müvekkil Adnan Oktar bu yayın anlayışlarına saygı duymaktadır. Kendisi Kuran Müslümanlığını savunduğu için bunları meşru ve güzel bulmaktadır. İnandığı gibi yaşamakta inancını hiç kimseden gizlememektedir. Kuran’a göre haram olan hiçbir şeyi ise hiçbir koşul altında savunmaz ve uygulamaz. Işıkçılar grubu ise gelenekçi İslam anlayışını savunmaktadır. Onların inancına göre sakal kesmek, kravat takmak, kadınların saçlarının açık olması, sarışın olmaları, dekolte giyinmeleri, erkeklerle kadınların aynı ortamda bulunmaları, kadın sesi, müzik, resim, fotoğraf haramdır. Ancak konu kendi ticari faaliyetleri olduğunda gelirlerine engel olur endişesiyle inançlarına göre haram olan şeylerin yapılmasına razı olmaktadırlar. Çalışanlarına veya halka sakalınızı kesemezsiniz, kravat takamazsınız, saçınızı sarıya boyayamazsınız, dekolte giyemezsiniz, kadın ve erkek aynı ortamda bulunamazsanız deseler şirketlerinin ve basın kuruluşlarının faaliyete devam etmesi mümkün olmadığından gerçek düşünce ve inançlarını insanlarda saklamaktadırlar. Elbette bu, samimiyetten oldukça uzak bir tutumdur.

TGRT Televizyonu ile Türkiye Gazetesinde zaman zaman, geçmişte A9 TV’de yayınlanan programlar ve bazı hanımların dekolte giyimleri konu edilerek samimiyetten uzak eleştiriler de yapılmaktadır.

Bu eleştirilerin samimi olmadığının en önemli göstergesi ise bizzat TGRT ekranlarında görev yapan modern, dekolte giyimli ve bakımlı hanımların görüntüleridir. Müvekkil Adnan Oktar bu hanımların modern görünümlü olmalarını takdir etmekte, TGRT’nin ve benzer tutum içinde olan diğer kanalların sarışın, bakımlı, dekolte, modern hanımlara yer vermesini eleştirmemektedir.

Müvekkilin samimi bulmadığı husus;

BİRİNCİSİ; Müvekkilin hanım arkadaşlarının modern görüntülerini eleştiri konusu yapıp, modernliğe karşı bir anlayış sergilerken kendi kanallarında saçları sarıya boyalı, modern, bakımlı hanımlara yer vermeleridir. Eğer gerçekten kadınların özgür, modern, bakımlı, güzel olması rahatsızlık konusu ise kendi kanallarında izledikleri yayın politikasının da ona göre olması gerekir. Eğer kadınların modern ve bakımlı olmasını olağan görüyorlarsa -ki olması gereken budur- o zaman müvekkil Adnan Oktar’ın hanım arkadaşlarının modern görünümlerini eleştiri konusu yapmamaları gerekir.

İKİNCİSİ VE DAHA ÖNEMLİSİ İSE; kanallarında yayınlara çıkan bu hanımlardan, onlar hakkındaki gerçek inanç ve düşüncelerini gizlemeleridir. Gerek Hüseyin Hilmi Işık’ın Seadet-i Ebeddiyye isimli İlmihal kitabında gerekse gelenekçi İslam anlayışının temel kaynaklarında kadınlarla ilgili bölümlerde anlatılanların birebir uygulanması durumunda bu hanımların TGRT ekranlarında bu görünümleri ile yer almaları mümkün değildir.

ZİRA, TGRT CAMİASI DA DAHİL OLMAK ÜZERE GELENEKÇİ İSLAM ANLAYIŞINI BENİMSEYEN TÜM GRUP VE ÇEVRELERE GÖRE,

  • Kadınların saçlarının açması ve boyaması, özellikle de sarıya boyaması,
  • Bakım yapmaları örneğin kaşlarını aldırmaları,
  • Makyaj yapmaları,
  • Güzel giyinmeleri,
  • Bunların tamamını eşlerinin dışındaki bir erkeğin yanında yapmaları,
  • Kollarının ve bacaklarının görünmesi, gömleklerinin ya da bluzlarının bir iki düğmesi açık olacak şekilde göğüs bölgelerinin görünmesi,
  • Konuşmaları yani seslerinin kocalarının dışında bir erkek tarafından duyulması HARAMDIR.

Gelenekçi İslam anlayışının güvenilir kaynakları olarak kabul edilen ve içlerinde bu Kuran dışı anlayışın farz ya da haram olarak kabul ettiği davranışların yazılı olduğu eserlerde;

– “Kadının erkeğin kaburgasından yaratıldığı bu yüzden eğri bir varlık olduğu

– “Erkekten aşağı görüldüğü, lanetli bir varlık olduğu ve şeytan gibi tehlikeli olduğu

– “Kargaya benzediği, dövülmesi gerektiği, eşşek ve domuzla birlikte namazı bozan hususlardan biri olarak sayıldığı

– “Cehennemin çoğunun kadınlardan oluştuğu,

– “Eşinin tüm vücudu irinle kaplı olsa ve kadın bunu yalayarak temizlese bile erkeğin hakkını ödeyemeyeceği

– “Kadınların söyledikleri her şeye muhalefet edilmesi gerektiği

– “Kadının oturduğu yere dahi oturulmaması gerektiği, aç ve kıyafetsiz bırakılmaları gerektiği

– “Kadınların sokağı görmemesi için evlerin caddeye bakan camlarının gerekirse tuğla ile kapatılması gerektiği

– “Kadının sesinin duyulması haram olduğundan konuşması gerektiğinde ağzına çakıl taşı koyması gerektiği gibi

dehşet verici ve ASLA KURAN’DA ANLATILAN GERÇEK İSLAMDA OLMAYAN, Peygamberimiz (sav) döneminde de uygulanmayan bir inanış hakimdir.

Hüseyin Hilmi Işık Hoca müvekkil Adnan Oktar’ın çok saydığı ve sevdiği değerli bir alimdir. Bununla birlikte, kendisinin eserlerinde kadınların nasıl yaşaması ve davranması gerektiğine dair yaptığı izah ve anlatımların TGRT’nin yayın hayatına yansımamasının garip bir çelişki olduğunu düşünmektedir. Hatta, kanalın yayınlarında Hüseyin Hilmi Hoca’nın eserlerinde tarif edilen hal, tavır ve yaşam biçiminin tam aksine görüntülerin yer almasının samimiyetle yeterince bağdaşmayan bir durum teşkil ettiğine dikkat çekmektedir.

Hüseyin Hilmi Işık hocanın Seadet-i Ebediye isimli eserindeki anlatımlarından aşağıda verdiğimiz bazı örnek bölümler de kitaptaki bu izahların TGRT programlarında yer alan görüntülerle ne derece tezat teşkil ettiğini bir kez daha gözler önüne sermektedir:

İNCE, DAR, SÜSLÜ, RENKLİ ŞEYLERLE ÖRTÜNEREK GEZMELERİ HARAMDIR. BÖYLE GEZENLER ALLAHU TEALA’YA ASİ OLDUKLARI, GÜNAHA GİRDİKLERİ GİBİ bunların başında bulunan baba, zevc, birader ve amcadan hangisi böyle gezmeye rıza verir ise bu da isyan ve günah ortak olur.

YEDİ VEYA ON YAŞINDA OLAN KIZLAR VE ONBEŞ YAŞINI DOLDURAN VEYA BALİGA OLAN BÜTÜN KIZLAR KADIN HÜKMÜNDEDİR. BÖYLE KIZARIN SAÇLARI, KOLLARI, BACAKLARI AÇIK OLARAK YABANCI ERKEKLERE GÖRÜNMELERİ VE ERKEKLERLE TEGANİ ETMELERİ onlara yumuşak, cilveli konuşmaları HARAM OLUR…. KADINLARIN BAŞI, SAÇI, KOLLARI, BACAKLARAI AÇIK SOKAĞA ÇIKMALARI VE YABANCI ERKEKLERE LÜZUMSUZ YERE SESLERİNİ DUYURMALARI, erkelere şarkı söylemeleri, plak ile film ile de duyurmaları, KURAN-I KERİM, MEVLİD, EZAN OKUYARAK DUYURMALARI BÜYÜK GÜNAHTIR. KADINLARIN, KIZLARIN İNCE, DAR VEYA KÜRKLÜ ÖRTÜ İLE, KÜPE GERDANLIK GİBİ ZİYNET EŞYASI AÇIK OLARAK, VE ERKEKLER GİBİ GİYİNEREK VE ERKEKLER GİBİ SAÇLARINI TRAŞ EDEREK SOKAĞA ÇIKMALARI HARAMDIR. BUNUN İÇİN GENİŞ BİLE OLSA PANTOLON İLE SOKAĞA ÇIKMALARI CAİZ DEĞİLDİR….

… ÇÜNKÜ KADILAR EĞRİ KABURGA KEMİĞİNDEN YARATILMIŞTIR. AKILLARI VE DİNLERİ ERKEKLERDEN AZDIR….

Bunun yanı sıra geleneksel sünni Müslüman inancının temel eserleri kabul edilen bazı kaynaklarda kadınlara bakış açısını ortaya koyan Kuran’dan tamamen uzak, son derece batıl sözde hadisler ve yorumlar da yer almaktadır.

…HANGİ HALDE VE ŞARTTA OLURSA OLSUN KADININ KAŞLARINI ALMASI VE ALDIRMASI HARAMDIR. ÇÜNKÜ ALLAH VE RESULÜ MUHAMMED BUNU HASAKLAMIŞTUR. KAŞINI ALAN VEYA ALDIRAN ERKEK OLSUN KADIN OLSUN LANETLENMİŞTİR….

… PERUK TAKANA VE TAKTIRAN KADINA, KAŞLARINI İNCELTEN KADINA VE BAŞKASININ KAŞINI İNCELTEN KADINA, HASTALIK OLMAKSIZIN DÖVME YAPAN VE DÖVME YAPTIRMAK İSTEYEN KADINA LANET EDİLDİ. (EBU DAVUD, 4170)…

Hem TGRT TV’nin ve Türkiye Gazetesi’nin manevi lideri konumundaki Hüseyin Hilmi Işık’ın Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye eserinde hem de diğer önemli İslami kaynaklarda yer alan bu hadisler ve içtihatlar, gelenekçi İslam anlayışına göre farz hükmündedir. Bunlara uymayan kadınlar ise fasık ve günahkar, hatta bir çok esere göre de küfre düşmüş durumdadır.

Eğer TGRT samimi bir tutum sergilemek istiyorsa ekrana çıkardığı tüm hanımlara -kendi inançlarına göre- saçlarını boyamamaları, kaşlarını almamaları, bakımlı olmamaları, sokağa tek başlarına çıkmamaları, kocaları dışında bir erkekle konuşmamaları ve yanlarında bulunmamaları, saçlarının kollarının bacaklarının görünmemesi gerektiğini açıkça söylemelidir. Dahası inançlarına göre bu kadınların kendilerinden (yani erkeklerden) daha aşağı, aklı zayıf, söylediği her şeye muhalefet edilmesi gereken varlıklar olduğunu, söz dinlemediklerinde dövülmelerinin meşru olduğunu açıklamaları da gerekir. Ve mevcut halleriyle, yani bakımlı modern güzel görünümleriyle, gerçekte onları fasık ve günahkar gördüklerini anlatmaları gerekir. Söz konusu hanımların bu gerçeği bilmeleri durumunda orada çalışmaya devam etmeyecekleri, hatta bir saniye bile o kanalda durmayacakları açıktır.

Kanaatimizce kendileri de bu açıklamayı hiçbir zaman yapmayacaklardır. ÇÜNKÜ KENDİLERİ DE ASLINDA YUKARIDA ÖRNEKLERİNİ VERDİĞİMİZ BU İNANÇ SİSTEMİNİN YANLIŞ OLDUĞUNU VE KURAN’A UYGUN OLMADIĞINI VE MÜVEKKİL ADNAN OKTAR’IN ANLATTIĞI KURAN’DA BİLDİRİLEN GERÇEK İSLAM ANLAYIŞININ DOĞRU OLDUĞUNU ÇOK İYİ BİLMEKTEDİRLER.

Nitekim kurulduğu günden bu yana TGRT’nin yayın politikası da bu gerçeği gözler önüne sermektedir. Müzikli danslı eğlence programları, magazin yayınları, TGRT’nin kurucusu ve Işık Cemaatinin rahmetli lideri Enver Ören’in Türkiye’nin birçok ünlü sanatçısıyla birlikte doğum günü kutlamaları yapan anlayışı kendilerinin de yukarıda bazı örneklerini verdiğimiz GELENEKÇİ DİN ANLAYIŞININ KOYDUĞU HÜKÜMLERİ, GETİRDİĞİ KURAL VE YASAKLARI ÖLÇÜ ALMADIKLARINI göstermektedir.

TGRT haberin spiker ve program sunucuları da son derece bakımlı, sarışın, dekolte giyinen, modern yaşayan hanımlardır:

Sadece bu birkaç kare örnek dahi TGRT camiasının da tıpkı müvekkil ve arkadaşları gibi gelenekçi din anlayışından uzak, modern bir anlayışa sahip olduklarını göstermektedir.

TGRT camiasının da önde gelenlerinin bildiği üzere, müvekkil Adnan Oktar Hüseyin Hilmi Işık hocamızı ziyaret etmiş, duasını almış, kendisine çok saygı ve hürmet duyan bir insandır. Hüseyin Hilmi Işık’ın şeyhi konumundaki Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri de müvekkilin çok kıymet verdiği, tüm Müslümanların saygı duyduğu büyük alimlerden biridir. Müvekkilin TGRT’nin yayınlarındaki mevcut duruma bir eleştirisi de bulunmamaktadır. Sadece, mümin bir kardeşleri olarak üsluplarıyla yaptıkları arasında çelişkili bir durum olduğunu hatırlatmak istemektedir.

Buna rağmen, müvekkil hakkındaki suçlamaların tamamının iftira olduğunu, adil bir yargılama yapılmadığını, hukuka aykırı olarak ceza hükmü verildiği bildikleri halde gerek TGRT TV gerekse Türkiye Gazetesi hemen her yayınlarında müvekkil ve arkadaşlarından suç örgütü olarak bahsetmektedirler. Her şeyden önce Kuran’da adil olmanın farz olduğu bildirilmiş ve kendi aleyhlerine olsa bile Müslümanların adil olması gerektiği emredilmiştir:

Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırız

Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa, Allah için şahidler olarak adaleti ayakta tutun. (Onlar) ister zengin olsun, ister fakir olsun; çünkü Allah onlara daha yakındır. Öyleyse adaletten dönüp heva (tutkuları)nıza uymayın. Eğer dilinizi eğip büker (sözü geveler) ya da yüz çevirirseniz, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır. (Nisa Suresi, 135)

Bir diğer Kuran ayetinde ise fasıktan gelen habere güvenmemek söylenmiştir:

Ey iman edenler, eğer bir fasık, size bir haber getirirse, onu ‘etraflıca araştırın’. Yoksa cehalet sonucu, bir kavme kötülükte bulunursunuz da, sonra işlediklerinize pişman olursunuz. (Hucurat Suresi, 6)

Bu ayetlerin açık emrine rağmen müvekkil ve arkadaşlarını suç örgütü olarak nitelemek inandıkları Kuran’ın hükmüne uymamak anlamına gelmektedir.

BUNUNLA BIRLIKTE EĞER MÜVEKKIL VE ARKADAŞLARI IDDIANAMEDE YAZILANLAR ESAS ALINARAK SUÇ ÖRGÜTÜ OLARAK KABUL EDILECEKSE, BIREBIR AYNI ŞEYLERI YAPAN VE YAPMAYA DA DEVAM EDEN TÜM DINDAR GRUP VE CAMIALARIN, YANI TGRT CAMIASININ DA SUÇ ÖRGÜTÜ OLARAK KABUL EDILMESI GEREKIR. ÇÜNKÜ ONLAR DA,

  • Şirketlerinde ve vakıflarında doğal olarak iş bölümü yapmakta (iddianamede bu hiyerarşik yapı olarak nitelenmiştir)
  • Mallarını hayır için harcamaktadır (iddianamede Allah’ın emri olan infak örgütsel eylem olarak nitelenmiştir),
  • Birbirleriyle ticaret yapmaktadır (iddianamede bu durum suçtan kaynaklanan geliri aklama olarak nitelenmiştir),
  • Camia mensuplarıyla bir araya gelmekte (iddianameye göre bu örgütsel tutum olarak nitelenmiştir),
  • Aralarında fikirlerine, tecrübelerine, dürüstlük ve samimiyetine, aklına güvendikleri, danıştıkları, istişare ettikleri, değer verdikleri insanlar, büyükleri, kanaat önderleri mutlaka vardır (iddianameye göre bu kişiler örgüt yöneticisi olarak nitelenmiştir),
  • Kitaplar basmakta, dini sohbetler yapmaktadır (İddianameye göre bu örgütsel propaganda olarak nitelenmiştir),
  • Yayınlarında modern, bakımlı, güzel hanımlar, neşeli hayat dolu bir tutum sergilemektedirler. (İddianameye göre ise bu güya Türk aile yapısına aykırı bir tutum olarak nitelenip en büyük suç olarak kabul edilmiştir)

SONUÇTA, KENDILERI BU MAKUL VE MEŞRU ŞEYLERI YAPTIKLARI IÇIN ÖRGÜT OLARAK NITELENMEYI NASIL ASLA KABUL ETMEYECEKLERSE, MÜVEKKIL VE ARKADAŞLARI IÇIN DE AYNI HAKKANIYETLI TUTUMU GÖSTERMELERI AHLAKIN VE DÜRÜSTLÜĞÜN GEREĞIDIR.

Tekrar ifade etmek isteriz ki müvekkil tüm cemaat ve tarikatlara şefkat ve sevgi duymakta, hepsini severek izlemektedir. Ancak bazılarının anlattıklarıyla yaşadıklarının, söyledikleriyle kitaplarında yazanların farklı olmasının samimi bir tutum olmadığına dikkat çekmektedir.

Saygılarımızla kamuoyunun bilgilerine sunarız. 26.11.2025

Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir