Adnan Oktar’dan Furkan Sezer’in Açıklamalarına Tekziptir
Kanal D’de yayımlanan “Neler Oluyor Hayatta” programının 13.10.2023 tarihli bölümünde, program sunucusu Hakan Ural ile programın o günkü konuğu olan Furkan Sezer arasında gerçekleşen sohbet sırasında, müvekkil Adnan Oktar’ın “özgüveni” hakkında çeşitli değerlendirmelerde bulunulmuştur.
Furkan Sezer, Adnan Oktar’ın “Özgüveninin Yüksek Olduğuna” Dikkat Çekmiştir
Sohbet esnasında Hakan Ural’ın “Bu özgüven nereden geliyor?” sorusu üzerine, konuk Furkan Sezer müvekkil hakkında, “özgüveninin yüksek” olduğuna yönelik bazı açıklamalar yapmış; ancak özgüvenin kaynağına ilişkin hiçbir somut delile dayanmayan, yanıltıcı nitelikte, asılsız yorumlarda bulunmuştur.
Programda, müvekkilin sahip olduğu özgüven; gerçeği yansıtmayan birtakım yan anlamlara çekilmek istenmiş; sanki bu özgüvenin kaynağı olumsuz veya karanlık bir güce dayanıyormuş gibi yorumlanmaya çalışılmıştır. Bu nedenle kamuoyunu doğru bilgilendirmek amacıyla bu açıklamanın yapılması zarureti doğmuştur.
Söz konusu değerlendirmeler tamamen haksız, dayanaksız, art niyetli ve gerçek dışıdır. Aynı zamanda da bu yorumlar müvekkilin inançlarına, manevi ve ahlaki değerlerine tamamen zıttır. Bu çerçevede, izleyiciyi yanlış bilgiyle yönlendiren söz konusu iddiaların hiçbir geçerliliği bulunmadığının altı önemle çizilmelidir.
Adnan Oktar’ın Yüksek Özgüveninin Kaynağı
Müvekkilin özgüveninin kaynağı; ne dünyevi bir güç, ne maddi bir imkan, ne de insanlardan gelebilecek herhangi bir desteğe dayanmaktadır. Müvekkilin güçlü kişiliğinin, özgüveninin; moral, metanet ve kararlılığının temel dayanağı, Allah’a olan sarsılmaz teslimiyeti, yüksek iman anlayışı ve kaderin yalnızca Allah tarafından takdir edildiğine olan kesin inancıdır.
—KOVULMUŞ ŞEYTANDAN RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’A SIĞINIRIZ—
Allah Kuran’da şöyle buyurmaktadır:
“Kim Allah’a tevekkül ederse, O ona yeter.” (Talak Suresi, 3)
“O’nun izni olmadan bir yaprak bile düşmez.” (Enam Suresi, 59)
Müvekkilin güçlü duruşunu oluşturan özgüven işte bu ayetlerde ifade edilen ‘imani gerçekler’e dayanmaktadır. Zorluklar, baskılar, iftiralar, karalama girişimleri veya haksız ithamlar karşısında müvekkilin sarsılmamasının sebebi;
DÜNYA ÜZERİNDE ALLAH’TAN BAŞKA BİR GÜÇ BULUNMADIĞINI BİLMESİDİR.
İman sahibi bir Müslüman bilir ki; İNSANLARIN KURDUĞU TUZAKLAR, YÜCE ALLAH’IN KUDRETİ KARŞISINDA YOK HÜKMÜNDEDİR.
Dünyanın tüm güç odakları bir araya gelse bile, ALLAH DİLEMEDEN HİÇBİR ŞEY GERÇEKLEŞMEZ ve KURULAN HİÇBİR DÜZEN, HİÇBİR KÖTÜLÜK BAŞARIYA ULAŞAMAZ.
Bu nedenle müvekkilin özgüveni; DIŞ BİR GÜÇTEN, DÜNYEVİ BİR DESTEKTEN YA DA İNSAN KAYNAKLI BİR DAYANAKTAN DEĞİL; tamamen Allah’a güvenmenin verdiği huzurdan, imandan doğan cesaretten, maneviyatının gücünden ve dindarlığın getirdiği teslimiyet anlayışından kaynaklanmaktadır.
Müvekkil; ALLAH’IN, DOSTLARINA YARDIM EDECEĞİNE DAİR Kuran’da verilen müjdeleri bilen, kaderin yalnızca Allah’ın takdiri olduğunun farkında olan bir inanca sahiptir. Bu nedenle insanların kurduğu hiçbir düzeni, Allah’ın iradesi karşısında gerçek bir güç veya tehlike olarak görmez.
Allah, bu bakış açısının dayandığı gerçekleri Kuran’da şöyle bildirmiştir:
➤ “ŞÜPHESİZ ALLAH, İMAN EDENLERİN VELİSİDİR.” (Bakara Suresi, 257)
Allah bu ayette, samimi müminlerin velisi, yani onların gerçek koruyucusu ve yardımcısı olduğunu bildirmektedir.
Müvekkilin özgüveni de tam olarak Allah’ın bu İlahi korumasını; mümin kullarına olan sevgisini ve rahmetini bilmekten kaynaklanmaktadır.
➤ “EĞER ALLAH SİZE YARDIM EDERSE, ARTIK SİZİ YENECEK YOKTUR. Eğer sizi yüzüstü bırakırsa, O’ndan sonra size kim yardım edebilir?” (Al-i İmran Suresi, 160)
Bu ayet, bütün gücün yalnızca Allah’a ait olduğunu ve Allah’ın desteklediği bir kulun, dünyevi hiçbir güç karşısında endişe duymayacağını ortaya koymaktadır.
Müvekkilin iç huzuru ve sarsılmaz duruşu da bu hakikate olan imanından kaynaklanmaktadır.
➤ Haberiniz olsun; Allah’ın velileri, ONLAR İÇİN KORKU YOKTUR, MAHZUN DA OLMAYACAKLARDIR. (Yunus Suresi, 62)
Bu ayet ise, Allah’ın kendisine yönelen kullarını hem dünyada hem ahirette destekleyeceğini ve onlara korku ve hüzün olmadığını müjdelemektedir.
Müvekkil de Allah’ın bu vaatlerini bilen bir mümin olduğu için özgüvenlidir.
Bu ayetlerle de açıklandığı üzere, müvekkilin özgüveni; DÜNYEVİ BİR OTORİTEYE YASLANMAKTAN DEĞİL, Allah’ın mutlak kudretine, dostluğuna ve yardım vaadine iman etmekten kaynaklanmaktadır. Çünkü güç yalnızca Allah’ındır ve hüküm de yalnızca O’nundur. Kuran’da bildirdiği gibi: “O (ALLAH), BİR İŞİN OLMASINI DİLEDİĞİNDE ONA SADECE ‘OL!’ DER, O DA OLUVERİR.” (Yasin Suresi, 82)
Bu sebeple müvekkil; Allah’tan başka hiç kimseden, hiçbir iftiradan, kurulan kumpaslardan, karalama girişimlerinden veya oynanan oyunlardan etkilenmeyen, bunların hiçbirinden korkmayan bir duruşa sahiptir.
Müvekkilin özgüveni tam da bu Allah’ın kudretine ve sonsuz gücüne olan imanından doğmaktadır.
Çünkü Kuran’da, müminler aleyhine kurulan tuzakların hiçbir geçerliliği olmadığı bildirilmiştir:
➤ İşte size böyle… GERÇEKTEN ALLAH, İNKAR EDENLERİN HİLELİ-DÜZENLERİNİ BOŞA ÇIKARANDIR. (Enfal Suresi, 18)
➤ Onlar hileye başvurdular, ALLAH DA ONLARIN TUZAĞINI BOŞA ÇIKARDI. ALLAH HİLELERİ BOŞA ÇIKARANLARIN EN HAYIRLISIDIR. (Al-i İmran Suresi, 54)
Bu nedenle müvekkil de, insanların planladığı hiçbir oyunun, Allah’ın kudreti karşısında hükmünün olmadığının bilinciyle hareket etmektedir.
Müvekkilin yüksek özgüveni, tam olarak bu İlahi hakikatlere olan imanından, yani Allah’ın iradesi dışında hiçbir gücün etkili olamayacağını bilmesinden kaynaklanmaktadır.
Müvekkil, aleyhindeki her türlü kumpas faaliyetini, gerçek dışı iddiaları, iftiraları Kuran ayetleri doğrultusunda değerlendirmekte; tüm yaşadıklarını Allah’ın hayır ve hikmetlerle yaratılmış bir imtihanı olarak görmektedir. Kendisine yönelik tuzakların ve hileli düzenlerin ise, Allah’ın dilediği zamanda, Allah’ın takdir ettiği şekilde bozulacağına ve gerçeklerin ortaya çıkacağına kesin olarak inanmaktadır. Çünkü Kuran’da, bu sonucun Allah’ın asla değişmeyen bir adetullahı olduğu bildirilmiştir:
“Gerçek şu ki, onlar hileli-düzenler kurdular. Oysa ONLARIN DÜZENLERİ, DAĞLARI YERLERİNDEN OYNATACAK DA OLSA, ALLAH KATINDA ONLARA HAZIRLANMIŞ DÜZEN (KÖTÜ BİR KARŞILIK) VARDIR. (İbrahim Suresi, 46)
Dolayısıyla söz konusu programda müvekkilin özgüveni, asılsız varsayımlara, karalama amaçlı yorumlara dayandırılarak kamuoyuna yanlış aksettirilmek istenmiş; bu durum da açıklama zorunluluğunu doğurmuştur.
Müvekkilin yüksek özgüveni, gerçekte HİÇBİR DÜNYEVİ MENFAAT YA DA MAKAMLA İLGİLİ OLMAYIP, tamamen güçlü imanından ve Allah’ın İlahi adaletine olan güveninden kaynaklanmaktadır. Bu hakikatin dışındaki yorumların ise hiçbir dayanağı bulunmamaktadır.
Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız. 26.11.2025