Aynı Ağızlardan Sürekli Tekrar Edilen “Zengin Görünümün İradeyi Fesada Uğrattığı” Yalanı

By gundem
9 Min Read

Adnan Oktar’dan Duyurudur

Müvekkil Adnan Oktar ve arkadaşlarının yargılanması aşamasında en çok dikkat çeken ve zorla elde edilmiş müştekiler tarafından hep bir ağızdan tekrar edilen suçlama, erkeklerin kendilerini zenginlikleriyle kandırdıkları ve bu nedenle de iradelerinin fesada uğradığı yalanıydı. Söz konusu müştekilerin tümü, aslında sanıkların YILLARDAN BERİ YAKIN ARKADAŞLARI olduğundan, ARALARINDA TACİZ-İSTİSMAR GİBİ BİR DURUM ASLA GEÇMEDİĞİNDEN, BASKI VE ŞANTAJ YOLUYLA DEVŞİRİLMİŞ müştekilere “irade fesadı” yalanı söylettirildi. Öyle ki, her biri ÜNİVERSİTE MEZUNU olan, hatta AKTİF ÇALIŞMA HAYATLARI olan, İSTANBUL‘DA YANİ BİR METROPOLDE YAŞAYAN ve SOSYAL ÇEVRELERİ OLDUKÇA GENİŞ olan, DOKTOR, HEMŞİRE, MÜHENDİS, MANKEN, DANSÇI, YOUTUBER HATTA HABER SPİKERİ unvanlarına sahip olan, KENDİ EVLERİNDE VEYA AİLELERİNİN EVLERİNDE kalan bu kızlar, bir anda, ne olduğunu anlamadan, tüm benlikleri yok olarak, yıllardır tanıdıkları, birlikte sürekli zaman geçirdikleri arkadaşlarının kendilerine cinsel tacizde bulunduğunu iddia eder olmuşlardır. Dahası, bu sözüm ona tacizlerin ardından, KENDİ İRADELERİ İLE, SÖZDE TACİZDE BULUNAN KİŞİLERİ TEKRAR TEKRAR ARAMIŞLAR, onlarla TEKRAR TEKRAR GÖRÜŞMÜŞLER ve BU BAĞLANTIYI HİÇBİR ŞEKİLDE KESMEK İSTEMEMİŞLERDİR.

BU KIZLARIN TEKRAR TEKRAR GÖRÜŞME TALEPLERİ, HİÇBİR MAHKEMECE SORGULANMAMIŞTIR.

ÇÜNKÜ ORTADA TACİZ VEYA İSTİSMAR DİYE BİR KONU YOKTUR. MAHKEMELER DE BUNU ÇOK İYİ BİLMEKTEDİR. Bu suçlamayla karşı karşıya kalan sanıklar, söz konusu kızların yıllar boyunca arkadaşıdırlar. Ancak;

Kumpas davası kirli yöntemlerle yürütüldüğünden,

Şantaj ve tehdit yoluyla müşteki elde edildiğinden,

Bu genç kızlar “şikayetçi ol yoksa sen de tutuklanırsın” tehdidi ile karşılaştıklarından,

Emniyete çağırılıp bu konuda özel seçilmiş memurlar tarafından bu tehdide maruz kaldıklarından,

kendi yakın arkadaşlarına iftira atmak ve bu iftiraları uzun süre devam ettirmek zorunda kalmışlardır.

Çünkü derin devlet hala görevinin başındadır ve tehdit halen devam etmektedir.

Anlatılan iftira hikayeler ve kızların sosyal durumları, istismar senaryolarına bir türlü uymadığı için, bu davada hiçbir yere bağlanamayan bir “İRADE FESADI” YALANI ortaya atılmıştır. Sanki söz konusu genç kızlar;

İstanbul metropolünün tam ortasında yaşamıyorlarmış gibi,

Sanki eğitim düzeyleri üniversite değilmiş gibi,

Ellerinde tüm dünyaya 1 saniye içinde ulaşabilecekleri akıllı telefonlar, bilgisayarlar, tabletler yokmuş gibi,

Sosyal hayattan bihaberlermiş veya çalışma hayatına hiç atılmamışlar gibi,

Adı geçen sanıklarla yıllardır oldukça sosyal içerikli bir dostluk yaşamamışlar gibi,

2018 yılında, bir anda, iradelerinin bir şekilde fesada uğradığından bahseder olmuşlardır.

İlginç bir şekilde zorla müşteki yapılan KIZLARIN TÜMÜNÜN HİKAYESİ AYNIDIR. Ya kendilerine verilen evlenme vaatleri boşa çıkmıştır ya da gösterişli gençler kendilerini zenginlikleriyle aldatmışlardır.

Herhangi bir hukukçu, evlilik vaadinde bulunmanın veya zenginlikle etki etmenin hukukta hile kavramına dahil edilemeyeceğini gayet iyi bilir. Nitekim müvekkil ve arkadaşlarına yönelik söz konusu yargılama aşamalarında, BU EYLEMLERİN HİLE KAPSAMINDA YER ALMADIĞINA, söz konusu KIZLARIN BUNLARDAN ETKİLENEREK ŞUURLARININ KAPANAMAYACAĞINA dair duayen hukuk profesörlerinden alınmış HUKUKİ MÜTALAALAR yer almaktadır.

Ancak bu mütalaalar da, bu hukuki gerçekler de kumpasın bir parçası olan mahkemeler nezdinde yok sayılmıştır.

Dahası, Adli Tıp Kurumu, muayenesini yapmış olduğu müştekilerle ilgili raporlarında, söz konusu kızların, aklı başında ve normal zekada insanlar olduklarını teyit etmiş ve kişilerde, hiçbir travmaya, uyku bozukluğuna, anksiyeteye, toplumdan soyutlanmaya vb. rastlanmadığını belirtmiş; söz konusu şahısların, “MAĞDURU BULUNDUĞU OLAYIN HUKUKİ ANLAM VE SONUÇLARINI ALGILAYABİLECEĞİ” ve “MUKAVEMETE MUKTEDİR olduklarına dair rapor vermiştir.

Bu raporlara bir örnek, 77 kişi tarafından cinsel saldırıya maruz kaldığını iddia eden ve bu isimleri sadece virgül arasında, alfabetik olarak saymakla yetinen Pelin (Hanife) Akalın’a ait rapordur:

Kumpas yargılamalarında yok sayılan bu gerçekler, neyse ki, kamuoyunun nezdinde dikkat çekmektedir. Zaten müvekkil ve arkadaşlarının önem verdiği asıl husus da kamuoyunun vicdanıdır.

Zengin koca arayışı toplumun kanıksadığı bir konudur

Buradaki konunun anlaşılması için aslında hukukçu olmaya gerek yoktur. Genel olarak genç kızların, evlenme odaklı düşündükleri, özellikle yakışıklı ve zengin erkek arayışında oldukları, artık toplumumuzda oldukça iyi bilinen bir gerçektir. Öyle ki, diziler, filmler, reality Showlar dahi bu tema üzerine kurulmuştur. Hatta bunun dışında bir şey düşünmek genellikle garipsenmektedir.

Hatta yoğun talep alan bu konuyla ilgili kitaplar dahi yazılmıştır:

Müvekkilin arkadaşları, bu tariflere uyan kişilerdir; yakışıklı ve zengindirler. Yakışıklı ve zengin erkek arayışında olan genç kızlar, müvekkilin arkadaşlarıyla karşılaştıklarında hedeflerine ulaştıklarını düşünmekte ve onlara yanaşmaktadırlar ki bu son derece doğaldır.

Şayet, müvekkilin arkadaşlarıyla karşılaşmasalardı, YAKIŞIKLI VE ZENGİN BAŞKA KİŞİLERLE birlikte olacaklardı.

Şu durumda sormak gerekir; acaba söz konusu kızlar, BAŞKA yakışıklı ve zengin erkeklerle sevgili olsalardı, yine irade fesadına mı uğramış olacaklardı?

İddianamede geçen birkaç hususa değinip, benzer soruları sorabiliriz. Örneğin iddianameye göre, söz konusu kızlardan bir tanesi, müvekkilin yakışıklı ve zengin arkadaşlarından birinin arabasına binmiş ve TORPİDODA TOMARLA PARA OLDUĞUNU görmüştür. Yine bir başkası, müvekkilin arkadaşlarından birinin, kendi şahsı için alışveriş yaptığı sırada kendisine çok pahalı bir ayakkabı aldığını görmüş ve bundan çok etkilenmiştir. Bu olağanüstü garip senaryolarda, torpidodaki paraları veya pahalı ayakkabıyı HAYRANLIKLA İZLEYEN KIZ, bu gördükleri karşısında İRADE FESADINA UĞRADIĞINI iddia etmektedir. O kadar ŞUURU KAPANMIŞTIR ki, zenginlik kendisini adeta kör etmiş ve kendisine yapılan sözde istismara ses çıkaramaz hale gelmiştir.

İddianamede yer alan akla ziyan senaryo, işte tam olarak bu şekildedir.

Şu durumda tekrar soralım; acaba söz konusu kızlar, arabasının torpidosundan para çıkan veya kendisine çok pahalı ayakkabılar alan başka erkeklerle karşılaşsalardı, yine irade fesadına mı uğramış olacaklardı?

Biz cevaplayalım: Böyle bir durumda İRADE FESADI KONUSU GÜNDEME DAHİ GELMEYECEKTİ. Muhtemelen söz konusu kızlar, bu yakışıklı ve zengin erkeklerle birlikte olmaya devam edeceklerdi. Onlarla evlenmek isteyecek, hatta belki de yuva kuracaklardı. Hatta olmazsa, bir başkasını deneyeceklerdi.

Tüm bunları anlatırken asıl üzerinde durmak istediğimiz konu, bir kadının, evlenmek veya sevgili olmak için yakışıklı ve zengin bir erkek arayışında olması değildir. Kadınlar arasında yakışıklı ve zengin erkek arayışı, artık toplumumuzda kanıksanmış bir konudur. Kadınlar iyi ve rahat yaşayabilmek için bu tercihte olabilirler. Hatta bunu sağlayabilmek için zengin erkeklerin bulunduğu kaliteli mekanları tercih ederler.

Kadınların bir kısmı, zengin koca bulabilmek için busines class uçmakta, yemeklerini lüks restoranlarda veya otellerde yemekte, özel resepsiyonlara katılmaktadır. Bu durum artık toplum içinde normalleşmiştir.

Bu genç kızların anneleri dahi, onları sürekli buna teşvik etmektedir. Kimi zaman zenginlik arayışı öyle boyutlara gelir ki, bazı kadınlar daha zengin bir erkek bulduğunda diğerini terk dahi edebilirler.

Dolayısıyla, kimi zaman bazı kadınlar için zenginlik, yegane kıstastır.

Eminiz ki, bu tespite kimse karşı çıkmayacaktır.

Buradaki tek suç “iftiradır”

Özetle, herhangi bir yerde bir kadının zenginliğinden dolayı bir erkeğe yanaşması ne kadar doğalsa, hatta ebeveynler tarafından bile teşvik ediliyorsa, söz konusu kızların, zenginliklerinden dolayı müvekkilin arkadaşlarına yanaşmaları da o kadar doğaldır. Söz konusu kızlar, başka erkeklerin zenginliğiyle nasıl irade fesadına uğramıyorlarsa, müvekkilin arkadaşlarının zenginliği nedeniyle de İRADE FESADINA UĞRAMAMIŞLARDIR.

Bu kumpasın piyonlarından bir isim olan ve sürekli bu uğurda karalama kampanyaları için kullanılan Hakan Ural dahi, sunduğu programda kendisi de bu durumu doğal karşıladığını itiraf etmiştir:

“Genç kız görüyor bunu. Onunla etkileşiyor. Çocuk da buna muazzam, centilmen, müthiş, alakalı davranıyor. Hadi oraya buraya gidelim mi diyor. Çok lüks bir arabayla da alıyor bunu. Kız çocuğa aşık oluyor. NE VAR BUNDA? BENİM ÇOCUĞUM DA OLABİLİR. YAKIŞIKLI, DÜZGÜN, HALİ VAKTİ YERİNDE, ALTINDA ARABA, ÇOK GÜZEL BİR YERDE OTURAN BİR ÇOCUĞA KİM AŞIK OLMAZ? SORUYORUM HANGİSİ OLMAZ? Heh.”

İŞTE KONU TAM OLARAK BUDUR. Söz konusu kızlar, yakışıklı, centilmen ve zengin olan bu gençlere aşık olmuşlardır. Bunda hiçbir şey yoktur. İRADE FESADI, HİÇ YOKTUR.

Müvekkilin arkadaşlarının yakışıklı ve zengin olmaları bir suç olmadığı gibi, söz konusu kadınların da bu zenginlik nedeniyle müvekkilin arkadaşlarına yanaşmaları da suç değildir.

BURADAKİ TEK SUÇ, İFTİRADIR.

Bu kadınlar, müvekkil ve arkadaşlarına yapılan kumpasa alet edilmişler ve iftiraya sürüklenmişlerdir. İftiranın kapsamı da, yukarıda detaylarını anlattığımız şekilde oldukça ilkel şekilde kurgulanmıştır. Ancak yargılamanın tümü bir kumpas yargılaması olduğundan, akıl almayacak derecede ilginç isnatlar, mahkemelerce kabul görmüştür.

Bu konunun detaylarının bilinmesi önemlidir. Kamuoyunun takdirine sunar, saygılarımızla bilgilerinize arz ederiz.27.09.2025

Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir