Sayın Cumhurbaşkanı İle Birlikte Çekilmiş Fotoğraflarını Kullanarak Nüfuz Elde Etmeye Çalışanlara Dikkat Edilmeli

By gundem
20 Min Read
Makaleyi sesli dinlemek için

MÜVEKKİL ADNAN OKTAR’DAN BASIN DUYURUSUDUR 

Kamuoyunun da bildiği üzere Sayın Cumhurbaşkanı ve AK Partinin önde gelen isimleriyle -bir vesileyle- geçmişte çektirdikleri fotoğrafları KULLANIP İNSANLARI SUİSTİMAL EDEREK ÇIKAR SAĞLAMAYA YELTENEN kişilere özellikle son yıllarda sıkça rastlanmaktadır. Av. Mücahid Birinci, Furkan Bölükbaşı, Fırat Develioğlu gibi vakaların faaliyetleri yakın zamanda tekrar gündeme gelmiştir.

Bu kimselerle ilgili olarak öne çıkan haberlerde, Sayın Cumhurbaşkanı ve AK Partiyle yakın ilişkileri olduğunu öne sürerek ZOR DURUMDAKİ VATANDAŞLARIMIZI NASIL KANDIRIP ALDATTIKLARI, ZULÜM ve EZİYET EDEREK ONLAR ÜZERİNDEN NASIL MİLYON DOLARLARLA TELAFFUZ EDİLEN HAKSIZ SERVETLER EDİNDİKLERİ detaylı şekilde basında anlatılmaktadır.

Bu kişilerin sadece sosyal medya paylaşımlarına bakıldığında bile; haberlerde geçen “suistimal ve istismar yoluyla haksız kazanç elde ettikleri” iddialarını adeta ispatlar nitelikte;

  • Geçmiş yaşamlarıyla günümüzdeki yaşantıları arasındaki şaşırtıcı değişimler ile
  • Bir anda ve izaha muhtaç düzeyde ciddi servetlere kavuşmuş oldukları

kolayca farkedilmektedir.

Bu kişilerin üst perdeden tehditkar üslupları, adeta tüm devlet işleyişi kendilerine tabiymiş gibi hastalıklı bir özgüvenleri ve tüm bunlara zemin olarak da Sayın Cumhurbaşkanı’nın yanına yaklaşıp çektirdikleri fotoğrafları kullanmaları son derece rahatsız edicidir. 

Sayın Cumhurbaşkanı’nın adının dahi asla yan yana gelmesini istemeyeceğine inandığımız bu kişilerin başında Av. Mücahit Birinci ve Fırat Develioğlu gelmektedir. Bu kişilerin üslupları, tarzları, yöntemleri birebir aynıdır. Bu aynılık birlikte hareket ediyor olmalarından, gayri meşru bir ortaklık kurmuş olmalarından kaynaklanmaktadır. HTS ve baz kayıtları incelendiğinde, telefon görüşmeleri tespit edildiğinde bu ikilinin bir menfaat birlikteliği oluşturdukları açıkça ortaya çıkacaktır. Konunun vahim yani bu çirkin menfaatleri için Sayın Cumhurbaşkanı’nın ismini kullanmaya cüret etmiş olmalarıdır. 

Bu kişilerin Cumhurbaşkanı ile çektirdikleri fotoğrafları adeta birer tehdit silahı olarak kullandıkları, bürokrasi yargı basın gibi temel kurumlar üzerinde baskı kurmaya çalıştıkları, haksız ve hukuksuz kazançlarını da böyle sağladıkları sık sık basına haber olmaktadır.

 

Av. Mücahit Birinci de tıpkı Fırat Develioğlu gibi Cumhurbaşkanımızın ve devletin yanında olduğuna vurgu yapmakta, bu yolla “biz devletin en üst makamının yakınındayız, biz onun adamıyız” yalanını telkin etmektedir: 

Kamuoyunun da bildiği olduğu üzere Av. Mücahit Birinci’nin yargı camiası üzerinde nüfuz elde etmeye çalıştığı ve mesleğini de kullanarak kendisini nüfuzlu biri gibi göstererek mağdurlardan menfaat sağladığı iddiasıyla hakkında soruşturma başlatılmıştır.

Fırat Develioğlu da yargı çevrelerinde gezinerek kendisini Sayın Cumhurbaşkanı’na ve Hükümete yakın birisiymiş gibi lanse etmekte, bu yolla Adnan Oktar Davası’nda hukuksuz yol ve yöntemlerin uygulanmasını sağlamaya çalışmaktadır. Şaşırtıcı şekilde bu şahısların tüm yöntem, taktik ve uygulamaları benzerlik göstermektedir.

Bu kişiler elde etmeye çalıştıkları nüfuzu, insanları tehdit etmek, onlara baskı yapmak ve gözdağı vermek için kullanmakta, emniyet güçlerini ve yargıyı manipüle eden provokatif davranışlarıyla da basında ve sosyal medyada sıkça yer almaktadırlar.

Fırat Develioğlu’nun polis, savcı, hakim, cezaevi müdürü gibi bazı kamu personeli üzerinde etki oluşturmak için bu fotoğraflarını gösterdiği, Sayın Cumhurbaşkanı ile çok yakın bir ilişki içindeymiş gibi gerçek olmayan anekdotlar, hikayeler anlattığı, “Cumhurbaşkanımız dün beni aradı”, “Cumhurbaşkanımızla görüşmemizde şunları söyledi”, “Cumhurbaşkanımız bu işi bitirelim dedi” şeklinde, sanki kendisi bir takım gizli ve önemli sorumluluklarla görevlendirilmiş gibi imaj oluşturmaya çalıştığı bilinmektedir.

Develioğlu, kendisini Cumhurbaşkanı ile yakınmış gibi lanse edebilmek adına Sayın Cumhurbaşkanı’nın katılacağı etkinlikleri takip etmiş, buralarda yanına yanaşarak kendisiyle aynı fotoğraf karesine girmeye çalışmıştır. Sayın Cumhurbaşkanı zaten halkla iç içe olan, bu tarz fotoğrafları sıklıkla çektirdiği bilinen bir devlet adamıdır. Develioğlu da bunu fırsat bilip, sırf çıkar elde etme amacıyla birkaç fotoğraf çektirmeyi başarmıştır. Yıllar öncesinde edindiği birkaç fotoğrafı halen kendi kirli amaçları doğrultusunda kullanmaya devam etmektedir.

Fırat Develioğlu ve Av. Mücahit Birinci gibi kişilerin kullandığı bu yöntemlerle menfaat sağlanabildiğini gören başka kişiler de aynı yollara başvurmaya başlamışlar ve bu kişilerin de karıştığı işler soruşturma konusu haline gelmiştir.

Furkan Bölükbaşı isimli şahıs ise savunduklarıyla özel hayatının çelişmesiyle dikkat çeken, söylemleriyle Sayın Cumhurbaşkanı ve Ak Parti’ye yönelik halkımızda oluşan sevgiyi ortadan kaldırıp antipati oluşturma gayreti içinde olduğu görülen biridir.

Örneğin şeriat ile yönetilen bir ülkede yaşama hayali kurduğunu ima eden Furkan Bölükbaşı, dekolteli ve mini etekli sevgilisiyle birlikte sosyal medya paylaşımları yapabilmektedir. Burada eleştirdiğimiz konu hiçbir şekilde Nisa Nur Candan Hanım’ın dekolte ve mini etekli giyim tercihi değil; Furkan Bölükbaşı’nın kendi inandığını iddia ettiği din anlayışına aykırı, samimiyet dışı bir tutum sergiliyor oluşudur. Yoksa giyim tarzı her ne olursa olsun dekolte, mini etek, baş örtüsü ya da çarşaf fark etmeksizin tüm kadınlar müvekkilin inancına göre bu ülkenin birinci sınıf vatandaşlarıdırlar ve tertemiz Müslümandırlar.

Bu durum kamuoyunda ister istemez, Hükümet ve Sayın Cumhurbaşkanı aleyhinde olumsuz bir algı oluşturulmak için de kullanılmakta; bu tip kimselerin eylemleri EN ÇOK DA SAYIN CUMHURBAŞKANI’NA ve AK PARTİ’YE ZARAR VERMEKTEDİR.

Hatta bu konu gazeteci Fatih Altaylı’nın da gündemine gelmiş, 21.08.2025 tarihli Youtube yayınında “bu kimselerin görünürde AK Parti’ye hizmet ediyormuş izlenimi verseler de aslında bunu kendilerine haksız servet edinmek için kullandıklarını ama aslında AK Parti ve Hükümete zarar verdiklerini şu sözlerle ifade etmiştir:

“…AK Parti’nin bazı trollere yönelik hamlesini sormuş ve ne değişti bu trollere AK Parti niye mesafe koydu diye sormuşsun. Son aylarda BU TİPLERİN AK PARTİYE VERDİĞİ ZARARDAN ŞİKAYET EDEN PEK ÇOK VEKİL ve eski yeni PARTİ YÖNETİCİSİ VARDI ve konuşuyorlardı. Çünkü bunların PARTİYE HİZMET EDİYORMUŞ GİBİ YAPIP KENDİ CEPLERİNE ÇALIŞTIĞI ve parti ile yakınlığını kullanarak zenginleşen tiplerle fazla iş birliği yaptıkları ve İKTİDARI ÇOK KİRLETTİKLERİ AŞİKARDI ve parti sonunda bunların en kirlilerinden en pespayelerinden başlayarak uzaklaştırmaya başladı.”

 

FIRAT DEVELİOĞLU’NUN SAYIN MEHMET UÇUM VE GÖKSEL GÜMÜŞDAĞ BAŞTA OLMAK ÜZERE ÇOK SAYIDA İNSANA HAKARETLER YAĞDIRIP TEHDİT ETTİĞİ BİLİNMEKTEDİR

Fırat Develioğlu, MHK eski Başkanı Lale Orta, eski hakem Mete Kalkavan, Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Ali Koç, Fenerbahçe Spor Kulübü eski Başkanı Aziz Yıldırım, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, Futbol Federasyonu Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu gibi isimleri ve ailelerini dahi kamuoyuna açık sosyal medya hesabından açıkça tehdit etmekte, sayısız hakaretler sıralamaktadır.

Bilindiği üzere bahsi geçen Sayın Cumhurbaşkanı’nın yakın akrabası olan Göksel Gümüşdağ ve ailesini dahi tehdit etme ve ağır hakaretlerde bulunma cüretini de göstermiştir. Konuyla ilgili olarak hakkında soruşturma başlatılmış ve yakalama kararı çıkartılmıştır.

Fırat Develioğlu’nun kullandığı “Göksel Gümüşdağ aileni vs bayıltırım. İçinden geçerim.”, “Göksel Gümüşdağ akıllı ol. Beni kendine düşman etme.”, “Göksel Gümüş ailenin içinden geçeceğim, Ali de yardım edemeyecek” gibi tehditler halk tarafından da çok iyi bilinen klasik mafyavari tehdit kalıplarıdır. 

Sayın Mehmet Uçum hakkında ise, “Adabınla iç. Son zamanlarda zıvanadan çıktın” şeklinde son derece çirkin cümleler kurmaktan çekinmemektedir.

Bu mafyavari üslubunu elinde puro tutmak ve hiçbir sebebi olmadığı halde sert bakıyormuş triplerine girmek ile destekleyeceğini herhalde filmlerden görmüş olsa gerek, bu şekilde de bir seri fotoğraf yayınlamıştır. Böylece kendini mafyatik bir tip olarak göstermiş olacağını, dediklerini sorunsuz şekilde yaptırabileceğini ve kimsenin de kendisiyle uğraşmaya cesaret edemeyeceğini tasarlamış gibi gözükmektedir. Bu amaç doğrultusunda çektirdiği fotoğraflarından birkaçına göz atıldığında dahi, durum çok net bir şekilde anlaşılmaktadır:

Fırat Develioğlu’nun mafyavari hava verebilmek adına, elinde purosuyla sert bakışlı pozlarından örnekler

FIRAT DEVELİOĞLU’NUN YARGIYI ETKİLEME FAALİYETLERİ ve BU KONUDA KENDİ İTİRAFLARI

Fırat Develioğlu resmi ifadelerinde dahi siyasi bağlantılarını kendi çıkarları için kullandığını açıkça beyan etmekten çekinmemektedir. Örneğin;

17.05.2018 Mali Şube ifadesi:

“MADDİ İMKANLARIM VE SİYASİ GÜCÜM İYİ DÜZEYDE OLDUĞU İÇİN…”

05.08.2020 Mahkeme ifadesi:

“BEN FIRAT DEVELİOĞLU’YUM, BEN BU KADAR KENDİME GÖRE İŞTE MADDİ GÜCÜM VAR, BİR ŞEYİM VAR, KENDİME GÖRE ÇEVREM, TANIDIKLARIM, ARKADAŞLARIM VAR.”

“…HA BU BANA TUTMADI, BENİM EVET BİR GÜCÜM VAR…”

“…EĞER BİRTAKIM BAŞSAVCILAR BİLMEM NELER VARSA ONLARA DA ULAŞABİLECEK ŞEYLERİMİZ VAR, RANDEVU İSTESEK BİZE DE VERİRLER, O SEBEPTEN…”

“Ajans1905” adlı Youtube Kanalı’na 29.04.2022 tarihinde verdiği röportaj bir röportajda bu durum açıkca görülmektedir. Söz konusu röportajda Adnan Oktar ve arkadaşlarını cezaevinde tutacak güce sahip olduğu iddiasında bulunmuştur. Böylece kendisini açıkça yargı mekanizması üzerinde konumlandırmış, Adnan Oktar Dava dosyası ile ilgili yargı sürecini kendisinin yönlendirdiğini ima etmiştir:

Beyaz TV’de yayınlanan “Beyaz Futbol” isimli program için 2022 yılının Mayıs ayında verdiği röportajda da aynı imayı tekrarlayarak şunları dile getirmiştir:

Fırat Develioğlu, Gazeteci Bahar Feyzan’ın 29.02.2024 tarihli canlı yayınına katılarak, ADNAN OKTAR’IN ERZURUM’DAN VAN’A SEVK EDİLMESİNİ KENDİLERİNİN SAĞLADIĞINI iddia etmiş, devletin valisine, savcısına, cezaevi müdürüne kendince göz dağı vermiş, “ADNAN OKTAR’A KARŞI TUTUMLARI KONUSUNDA UYANIK OLACAKLARINI DÜŞÜNÜYORUM” diyerek kendince aba altından sopa göstermiştir:

Fırat Develioğlu KRT TV’de 13.02.2024’te yayımlanan “Seçil Özer ile Başka Bir Gün” programında ise, cezaevinde tüm vatandaşlara tanınan demokratik hakların hiçbirinin Adnan Oktar’a verilmemesi gerektiğini savunmakta, bu hukuk dışı düşüncesi doğrultusunda gerekli “tedbirleri” aldıklarını da ifade etmektedir.

Bilindiği üzere cezaevleri; mahkumları ıslah etmek ve yeniden topluma kazandırmak amacıyla hizmet vermektedir. Kişilerin cezaevlerinde rahatsız edilmeleri; temel hak ve hürriyetlerinin alınması hukuka aykırıdır. Fırat Develioğlu’nun cezaevinin bu şekilde yasaya aykırı hakeret etmesi için ne gibi “gerekli tedbirler” aldığının, bunu nasıl sağladığının, kimler üzerinde nasıl bir baskı oluşturduğunun açıklığa kavuşturulması gerekir. Zira başka programlara da bunu sağlamak için maddi-manevi her türlü gücünü kullandığını iddia etmektedir. Fırat Develioğlu’nun bu beyanları devlet memurlarını zan altında bıraktığı gibi kendisi yönünden de açıkça suç teşkil etmektedir:

Fırat Develioğlu aynı konuşmasında, savcılarla, hakimlerle birebir görüştüklerini, bu görüşmelerde, sanki yargı mensupları bilmiyormuş da kendileri onlara öğretiyormuş gibi müvekkil Adnan Oktar’a nasıl davranmaları gerektiklerini anlattıklarını söyleyerek yargı mensuplarını dahi baskı altına aldıklarını şöyle itiraf etmiştir:

Fırat Develioğlu bu yöntemlerle kendisini insanlara istediğini yaptırabilecek güçte, Cumhurbaşkanına yakınlığı sayesinde dokunulmaz biri gibi lanse etmekte, tüm bunları yaparken de adeta alay edercesine “herşeyi kanunla hukukla yaptığı” şeklinde mesajlar vermektedir.

Fırat Develioğlu, Sayın Cumhurbaşkanımız ve bazı hükümet yetkilileri ile edindiği fotoğrafları Avukat Mücahit Birinci ve diğer bazı kişiler gibi kullanarak normal bir demokratik toplumda izin verilmesi mümkün olmayan uygulamalara gönül rahatlığı ile imza atmaktadır. Kendi beyanlarına göre, istediği yargı mensubunun yanına gitmekte, müvekkil Adnan Oktar’ın cezaevindeki durumu ile ilgili “direktifler” vermekte, en temel demokratik haklardan dahi faydalanmasını engellemeye çalışmaktadır.

Fırat Develioğlu’nun dışarıya yansıtmaya çalıştığı güya Sayın Cumhurbaşkanı’na yakın kişi olduğu, sözde siyasi gücü bulunduğu gibi detaylar gerçek olmayıp, bunlar sırf çıkar amaçlı üretilmiş hikayelerdir. Fırat Develioğlu bu hikayelerle bazı siyasetçiler ve yargı mensupları üzerinde etki oluşturmaya çalıştığı gibi Adnan Oktar Davası dosyasına suni müştekiler toplamak, insanları etkin pişman olmaya mecbur etmek için de aynı hikayeleri kullanmıştır.

FIRAT DEVELİOĞLU’NUN MERKEZ HAKEM KURULU (MHK) BAŞKANI LALE ORTA’YI “HUKUKU KULLANARAK” KENDİ İSTEKLERİ LEHİNE DAVRANMAYA MECBUR BIRAKTIĞINA DAİR İTİRAFLARI

Fırat Develioğlu husumet duyduğu kişilere karşı kumpas dosyaları organize eden, bu yöndeki eylemlerini -MHK Başkanı Lale Orta olayında olduğu gibi- açıkça anlatmaktan dahi çekinmeyen, katıldığı TV programlarında ve sosyal medya hesabında bu eylemleriyle övünerek halka kendi korkutucu gücünün bir nevi reklamını yapan, bu garip cesaretinin de kanuna aykırı işlemlerle güç elde etmeye ve bu güçle insanlar üzerinde baskı kurmaya alışmaktan kaynaklandığı izlenimi veren bir kişidir.

Adnan Oktar davasında kullandığı yöntemlerle menfaat elde ettiğini ve bunun karşılığında hiçbir hukuki yaptırımla muhatap olmadığını görünce aynı illegal metotları bu sefer başkalarına da kullanmaya başlamıştır. Galatasaray Spor Kulübü Divan Kurulu toplantısında Merkez Hakem Kurulu (MHK) Başkanı Lale Orta hakkında sezon ortasında savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını ve bu suç duyurusunun ardından ‘yanlış hakem kararlarıyla doğranma konusunun kapandığını’ açıklamıştır. 

Bahse konu olayda, Fırat Develioğlu Galatasaray’ın hak ettiğini düşündüğü penaltıların verilmediği için MHK Başkanı Lale Orta hakkında suç duyurusunda bulunmuştur. Burada önemli olan Fırat Develioğlu’nun bir futbol karşılaşmasında olabilecek hatalı bir kararın düzeltilmesi için Federasyon’a ya da ilgili kurumlara başvuru yapmak yerine doğrudan MHK Başkanını hedef alarak ÖRGÜTLÜ SUÇLAR SAVCILIĞI’NA BAŞVURMASI yani kendi açıklamalarına göre “yargı eliyle” kendi istediğinin yapılmasını sağlama yoluna gitmesidir.

7 Nisan 2023 tarihli açıklamasında MHK Başkanı’na adeta göz dağı vermiştir:

“Gördüğüm lüzum üzerine MHK Başkanı Lale Orta isimli şahıs hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundum. Savcılık, Emniyet, istihbarat, MASAK gibi kurumlar gerekli soruşturmayı yapacaktır.”

İlk bakışta sıradan bir suç duyurusunun basın açıklaması gibi görünen bu beyanın, planlı ve organize bir şekilde MHK Başkanını yıldırmak, korkutmak, baskı altına almak, hür karar vermesini engellemek için özel tasarlanmış bir girişim olduğunu ise yine Fırat Develioğlu’nun kendisi itiraf etmiştir. Fırat Develioğlu’nun, Galatasaray Divan Kurulu’nda yaptığı konuşma şöyledir:

“Hatırlarsınız kupada Başakşehir karşısında saf dışı bırakıldığımız maçı. Bu maç bardağı taşıran son damla oldu. MHK bizi doğramaya başlayınca kulübümüzden bunları durdurucu nitelikte açıklama ve eylemler gelmezken biz inisiyatif alarak müsbet delillerle MHK başkanı hakkında suç duyurusunda bulunduk. Yanlış anlamayın TFF’ye müracaat değil. Örgütlü Suçlar Savcılığı’na suç duyurusunda bulunduk. Bu girişimden sonra takımımızın yanlış hakem kararlarıyla doğranma konusu kapandı… Sonra Erden Bey bir girişimde bulundu. Ama ondan sonraki 16 maç sonunda da bununla ilgili bir sakinlik oluşmadı. Ta ki ne zamana kadar. Gittim suç duyurusunda bulunduk. Bunun için telefon dinlemeleri, HTS kayıtları, şehir içi kamera hareketleri, banka hareketleri, akrabalarının banka hareketleriyle ilgili taleplerimiz oldu. Tabii ki bir insanı gerçekten acaba bundan sonrası için bu tavrıma devam etmemem mi lazım veya suç işliyorsam delil bırakmamam mı lazım gibi ruh haline sevk eden bir girişim. Ligin ilk 10 haftasında lehimize bir tek penaltı verilmedi. Bu girişimi yaptıktan sonra 10 hafta, hakkımız olan 7 penaltıyı aldık. Ama Başakşehir’de saf dışı bırakılmamız konusu kapanmış oldu. Kayırılmadan hakkımız olan maç yönetimlerini görmeye başladık. Yalansa ya da yanlışsa söyleyin.”

FIRAT DEVELİOĞLU HAKKINDA BASINDA YER ALAN KAZAKİSTAN’DA TÜRK BANKASINI ZARARA UĞRATTIĞI HABERLERİ MUTLAKA SORUŞTURULMALIDIR

Tek bir kuruş parası olmadan yabancı bir ülkeye gidip, kısa süre içinde akıl almaz bir servet elde eden Fırat Develioğlu’nun yöntemleri gazeteci Uğur Dündar’ın bir haberinde anlatılmaktadır. Habere göre, bir TÜRK DEVLET BANKASININ KAZAKİSTAN ŞUBESİ BATIK KREDİLERLE DOLANDIRILIP ZARARA UĞRATILMIŞTIR. Milletimizin vergileriyle kurulan bu banka, Kazakistan’da nüfuz sahibi bir kişiye geri ödenmeyeceğini bile bile milyonlarca dolar kredi vermiştir. UĞUR DÜNDAR’IN YAZDIĞINA GÖRE, BU KREDİNİN VERİLMESİNE FIRAT DEVELİOĞLU ARACI OLMUŞTUR.

Bu bilgi, haberlerde aktarılanlara göre Kazakistan’da sır olmayıp, herkesin bildiği bir bilgidir. Hatta o kadar ki, kredi yolsuzluğu kısmen ortaya çıkıp soruşturma başlatılınca, Fırat Develioğlu ilgili bankanın krediyi onaylayan yetkilisini kendi inşaat şirketinde işe almış, böylece yolsuzluk dosyasının daha fazla büyümesine engel olmaya çalışmıştır.  (https://www.sozcu.com.tr/buyuk-skandal-3-wp6843167

FIRAT DEVELİOĞLU SIRF HUSUMET DUYDUĞU İNSANLARA ZARAR VEREBİLMEK İÇİN KENDİ ÖZ KIZINI TECAVÜZ YALANINDA KULLANMAKTAN ÇEKİNMEYEN BİR İNSANDIR

  1. a) Fırat Develioğlu, kendi öz kızını sırf müvekkil Adnan Oktar’ı zararlandırmak için çocuk yaşta tecavüz iftirasında malzeme olarak kullanmış bir insandır.
  2. b) Kızı, Adnan Oktar dosyasında çocuk yaşta tecavüze uğradığı iddiasında bulunan Fırat Develioğlu katıldığı yüzlerce yayının birinde bile kızının sözde mağduriyetini gündem yapmamış, kızının haklarını savunmamıştır, çünkü kendisi de böyle bir istismar ve saldırının hiçbir zaman yaşanmadığını gayet iyi bilmektedir.
  3. c) Katıldığı mahkemede de sadece ticari faaliyetleri bozulduğu için şikayetçi olduğunu söyleyen Fırat Develioğlu, kızının sözde taciz iddiasıyla ilgili şikayetçi olmamıştır. Defalarca müvekkil Adnan Oktar’ın kaç suçtan ceza aldığını vurgularken bir kere bile kızına karşı sözde işlenen suçu saymak aklına bile nedense gelmemiştir.
  4. d) Kızı Dilara Aktunç (Develioğlu) mahkemedeki ifade sırasında sanık avukatlarına dönüp, ‘yok mu popo elleme sorusu’ diyecek bir rahatlık gösterirken babası Fırat Develioğlu da kanal kanal dolaşıp ‘bu operasyon benim başarım’ demeyi kızının sözde tecavüze uğramasından daha mühim görmektedir.
  5. e) Oysa kızının zarar görme ihtimali bile bir baba için yeri göğü birbirine katması için yeter. Kızı gerçekten çocuk yaşta tecavüze uğramış hiçbir baba hiçbir koşul altında hiçbir konuyu kızının yaşadığı dehşetten daha önemli göremez. Hiçbir baba kızının böyle bir felaket yaşamış olmasını unutmaz, unutturmaz. Hiçbir baba için ticari faaliyetleri, siyasete atılma ihtimali, gövde gösterisi yapma tutkusu kızının yaşadıklarından daha önemli olamaz. Özetle kızı gerçekten tecavüze veya tacize uğramış hiçbir baba Fırat Develioğlu gibi davranamaz.

Sonuç olarak;

Av. Mücahit Birinci ile Fırat Develioğlu yakınlığına dikkat edilmesi kanaatimizce önemlidir. Av. Mücahit Birinci de kendini tıpkı Fırat Develioğlu gibi Cumhurbaşkanımıza yakınmış gibi göstermeye çalışan, Ak Parti içerisindeki konumunu kullanarak çıkar peşinde koşan bir kişidir. Tam olarak benzer yöntemleri kullanmaya çalışan Fırat Develioğlu ile birlikte, Adnan Oktar Davasında sanıklar aleyhine sayısız hukuk dışı faaliyette bulunmuştur. HTS tablolarının, BAZ kayıtlarının, banka hesaplarının incelenmesi durumunda işbirliğinin ortaya çıkacağı kesindir.

Bu kişilerin faaliyetleriyle,

  1. Kendilerini insanlara istediklerini yaptırabilecek güçte göstererek vatandaşların özgür iradesi üzerinde hakimiyet kurmaya çalıştıkları,
  2. Açıkça ve alenen mafyavari üslupla gayri hukuki yollara tevessül etme potansiyelleri olduğuna vurgu yapıp insanları tedirgin ettikleri,
  3. “Hukuk”u kullanarak insanları kendilerine boyun eğecek hale getirmek için faaliyet yaptıkları,
  4. İmkanlarını ve sosyal çevrelerini kullanarak vatandaşların üzerine korku saldıkları,
  5. Kendilerini Cumhurbaşkanı’na yakın biri gibi göstererek Vali, Hakim, Savcı gibi kamu personeli üzerinde tahakküm kurmaya yeltendikleri,
  6. Sosyal ve kriminal boyutlarıyla kamu güvenliği ve huzurunu tehdit eden bir konuma geldikleri görülmektedir.

Devletimizin ilgili kurumları tarafından bu kimselerin bağlantıları, nasıl bir anda zenginleştikleri araştırıldığında, kendilerinin ve birinci derece akrabalarının banka hesapları ve para transferleri incelendiğinde çok önemli iş birliklerinin ve karanlık bağlantıların açığa çıkacağı kanaatindeyiz.

Devletimizin ve Sayın Cumhurbaşkanı’nın yüksek vicdanına ve keskin aklına güveniyor, bu tip kişilerin Cumurbaşkanı’nın ismini kullanarak hukuksuz eylemler gerçekleştirmesinin engellenmesi için gerekli önlemlerin alınmasını önemini kamuoyunun bilgisine arz ediyoruz. 02.09.2025

Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir