Ülkemizde Yaşanan Toplumsal Buhranın Ve Giderek Artan Psikolojik Bozuklukların Tek Çözümü Sevgidir

By gundem
8 Min Read

İSTANBUL 1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ’NE

DOSYA NO                : 2024/60 E.

SUNAN                     : Adnan OKTAR

MÜDAFİİ                  : Av. Mert ZORLU

KONU                       : Müvekkil Adnan Oktar’ın, ülkemizde yaşanan toplumsal buhranın ve giderek artan psikolojik bozuklukların TEK ÇÖZÜMÜNÜN Kuran’daki sevgi anlayışının anlatılarak insanları içine düştükleri sevgisizlik ve mutsuzluk belasından kurtarmak olduğuna ve kendisine imkan verilirse bu konuda en etkili mücadeleyi yapacağına dair beyanlarının sunumudur.

AÇIKLAMALAR:

Ülkemizde son yıllarda insanlar arasında sevgisizlik, öfke ve nefret ruhu giderek yaygınlaşmış ve günümüzde malesef çok vahim bir duruma gelmiştir. TV haberlerinde sürekli olarak yayınlanan kavgalar, saldırılar, cinayetler, adaletsizlikler halkın ne denli büyük bir psikolojik çöküşe sürüklendiğinin göstergesidir.

IPSOS isimli dünya çapında araştırmalar yapan şirketin 2024 Ruh Sağlığı raporuna göre; TÜRKİYE; EN ÇOK RUHSAL HASTALIKLARA SAHİP ÜLKELER ARASINDA DÜNYADA 2. SIRADA. İnsanların stres seviyesi ise %76 gibi oldukça yüksek bir oranla yine listede en üst sıralarda yer alıyor.

Yüksek stresle baş edebilmek için psikolojik ilaçların kullanımı da endişe verici boyutlara ulaşmış durumda. Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre; Türkiye’de antidepresan kullanma oranı son 10 yılda %75 oranında artış gösterdi. Psikiyatri kliniklerine başvuru ve antidepresan ilaçların kullanımında Cumhuriyet tarihinde görülen en yüksek rakamlara ulaşıldı. Bu rakamlar her yıl, bir önceki yıla göre kaygı verici şekilde artmaya devam ediyor.

Bu endişe verici tablo; insanların büyük çoğunluğunun psikolojik bunalımlar içinde olduğu, ülkede adeta bir cinnet halinin yaşandığı ve bu durumun gün geçtikçe arttığı gerçeğini ortaya koymaktadır.

Türkiye mutsuz insanlar ülkesine dönmüş durumdadır.

Bu cinnet halinin mağdurları da en çok kadınlar ve çocuklar olmaktadır.

2024 yılında kadın cinayetleri ve şüpheli kadın ölümleri sayısında rekor seviyelere ulaşılmıştır. Türkiye’de şüpheli kadın ölümleri son 7 yılda %82 oranında artmıştır.

Türkiye’nin gündemini sarsan çocuk cinayetleri ise toplumun kanayan yarasıdır.

Canice işlenen cinayetler, yapılan saldırılar, yaşanan tüm bu vahşet sadece haber olmakta, lanetlenmekte ancak bir süre sonra unutulmaktadır; ta ki bir yenisi daha gündem olana kadar… Hiçkimse toplumu içine düştüğü bu vahim durumdan çıkaracak bir öneride dahi bulunamamaktadır.

PSİKOLOJİK SORUNLARIN VE YAŞANAN VAHŞET ORTAMININ ASIL NEDENLERİNDEN BİRİ DARWİNİST–MATERYALİST BAKIŞ AÇISIDIR

Müvekkile göre, tüm bu toplumsal sorunların çözümünü bulabilmek için önce sebebini doğru şekilde teşhis etmek gerekmektedir. Müvekkilin uzun yıllardır üzerinde durduğu şekilde, insanların ve tüm canlılığın Allah tarafından yaratıldığı gerçeğini örtbas etmeyi hedefleyen Darwinizm safsatası, ateist bir dünya toplumu oluşturmak amacıyla tüm dünyaya sanki bilimsel bir gerçekmiş gibi sunulmaktadır.  

Müvekkil, Darwinist ideolojinin asıl amacı; insanları dinsiz, imansız, milli şuur ve maneviyattan uzak, sevgisiz, hiçbir kutsal davası ve değeri olmayan, materyalist, dolayısıyla kavgacı, çekişmeci, birbirine çıkar amacıyla bakan vahşi, ruhsuz et yığınları haline getirmek olarak tarif etmektedir. Böyle bir bakış açısıyla yetişen bir toplumun, gaddarlığa eğilimi de kaçınılmaz olarak ürkütücü boyutlara gelmektedir. Bu sinsi tehlike, halkımızı içten içe çürütmeye ve yok etmeye çalışmaktadır.

Tüm kamuoyunun çok iyi bildiği şekilde, müvekkil Adnan Oktar dışında, evrim teorisinin hiçbir bilimsel delile dayanmayan, gerçek dışı uydurma bir teori olduğunu açık ve net bir şekilde delilleriyle ortaya koyabilen, gerekli ilmi ve kültürel bilgi birikimine sahip, Darwinist ideolojinin baskı, tehdit ve dayatmalarından çekinmeyen HİÇKİMSE BULUNMAMAKTADIR. Ülkemizde bu teoriye karşı verilen sözde cevaplar ise aciz söylemlerden öteye geçememektedir.

Müvekkil, yazmış olduğu kitaplar ve dünya çapında yürüttüğü imani, kültürel ve bilimsel faaliyetler ile YARATILIŞ GERÇEĞİNİ BİLİMSEL DELİLLERLE İSPAT EDEREK, DARWİNİZM’E KARŞI ÇOK ETKİLİ BİR MÜCADELE YÜRÜTMÜŞTÜR. MÜVEKKİLİN VESİLESİYLE DARWİNİZME İNANMA YANİ DİĞER ANLAMIYLA İNANÇSIZLIK ORANI TÜRKİYE’DE %5’E DÜŞMÜŞTÜR.

Müvekkil Adnan Oktar’a, ülkemizin üzerindeki Darwinizm kökenli bu belayı ortadan kaldırabilmesi için imkan verilmesi elzemdir. Müvekkil, Darwinist-materyalist felsefenin bilimsel delillerle çürütülmesiyle, şu an ülkemizde yaşanan bu vahşet ortamının da sona ereceğinden emindir.

TOPLUMSAL BUHRANIN TEK BİR ÇÖZÜMÜ VARDIR

Psikolojik ilaç kullanımlarının artması ile paralel olarak toplumdaki vahşet haberlerinin de arttığı düşünüldüğünde, çözümün antidepresanlarda olmadığı aşikardır. Çözüm; insanları içine düştükleri sevgisizlik ve mutsuzluk belasından kurtarmaktadır. İnsanların elinden sevgi kavramı alınmıştır. Sevgiyi gündem yapan, sevgiden bahseden TEK BİR KİŞİ BİLE YOKTUR. O halde yapılması gereken; Allah’ın varlığının, yaratılış delillerinin, sevginin asıl kaynağı olan, temeli Kuran’a dayanan gerçek İslam’ın toplumun her kesimine etkili şekilde anlatılmasıdır. Muhafazakar-bağnaz İslam anlayışının kadına, çocuğa, sosyal hayata yönelik karanlık bakış açısını Kuran’dan delillerle ortadan kaldırıp; başta kadınların ve çocukların, tüm varlıkların, Allah’ın birer tecellisi olduğunun ve tümünü Allah için sevmek gerektiğinin gösterilmesidir. Darwinist ve materyalist felsefelerin bilim dışı olduğunun gösterilmesi ve somut delillerle çürütülmesidir.

Müvekkil, mahkeme beyanında da Türkiye’de bir sevgi sorunu olduğunu ve sevgisizliğin ülke için bir beka sorunu olduğunu belirtmiştir. Ülkemizde insanların çok gerildiğini, sevgi, şefkat, merhamet gibi insanı insan yapan değerlerden uzaklaşıldığını ifade etmiştir. Kendisine imkan verildiği takdirde; halkımızın içine düştüğü bu umutuzluk ortamını dağıtacağını, Türkiye’yi adeta “bayram yerine çevireceğini”, son derece neşeli, sevgi dolu bir hale getirebileceğini söylemiştir.

Bu konuda müvekkil gibi sevgiyi esas alarak çözüm üreten başka hiçkimse bulunmamaktadır.

Diyanet İşleri Başkanlığı ise bu konuda gerekli çalışmaları yapmak konusunda son derece yetersiz kalmaktadır. Diyanetin kendi açıklamalarına göre; henüz genç nesille iletişim kurmanın yolu bulunabilmiş değildir. Bu da, Diyanet gibi önemli bir kurumun, geçmişte olduğu gibi bugün de toplumun yapıtaşı olan gençlere ulaşmayı başaramadığını göstermektedir. Bu durumda, dini değerlerin ve maneviyatın topluma anlatılması, geliştirilmesi konusunda çok hayati eksiklikler ve aksamalar olduğu aşikardır.

Oysaki Müvekkil Adnan Oktar, başta gençler olmak üzere, toplumun her kesimine ulaşacak en doğru ve etkili yöntemleri tespit etmiş, bu yönde uzun yıllar içinde külliyat halinde eserler hazırlamıştır. Müvekkil, canlı sohbetlerinin ve eserlerinin gençlere ulaşabildiği dönemde, gençler üzerinde oldukça hatırı sayılır bir etki bırakmıştır. O halde yapılması gereken; müvekkilin, kendisine imkan verilmesi yönündeki çağrısını hemen uygulamaya geçirmek ve bu kıymetli eserlerin bir an önce yeniden topluma ulaştırılmasının sağlanmasıdır.

SONUÇ:

Çeşitli kurumlar tarafından yapılan araştırmalarda, yukarıda bahsettiğimiz toplumsal suç vakalarının 2018 yılından itibaren günümüze kadar, önceki yıllara göre çok fazla artış gösterdiği belirtilmektedir. Bu 7 yıllık sürenin, müvekkil ve arkadaşlarının cezaevinde bulunduğu süreci kapsaması dikkat çekicidir. Müvekkil Adnan Oktar’ın bu sorunlara karşı en etkili çalışmaları yaparak tehlikeyi bertaraf etmiş, ancak 2018 itibariyle bu önemli faaliyeti yapacak neredeyse hiç kimse kalmamıştır. Bunun sonuçları da istatistiklere yansımaktadır.

2018 yılı itibariyle müvekkilin o güne kadar var gücüyle yapmış olduğu “SEVGİ PROPAGANDASI” DURDURULMUŞTUR. Ülkemiz için çok hayırları olan bu faaliyetlerin engellenmiş olmasının de acı sonuçları olmuştur, olmaya da devam etmektedir.

Müvekkil bu duruma ivedilikle çözüm üretmek istemediktedir.

Kendisinin cezaevinden çıkmak gibi bir talebi yoktur. Tek talebi, kendisine, çeşitli kişilerle görüşme imkanı verilerek, fikirlerinin insanlara ulaşabilmesinin sağlanması; 40 yıllık çalışmalarının, kitaplarının, internet sitelerinin üzerindeki engellerin kaldırılması ve bu eserlerin bir an önce serbest bırakılmasıdır.

Müvekkil, halkımızı içinde boğulduğu psikolojik çöküntüden çıkarabileceğine, “dehşet ve vahşet ortamı”nı “sevgi ve huzur” ortamına çevirebileceğine emindir. Müvekkilin söylediğini yapacağını da herkes çok iyi bilmektedir.

Müvekkilin bu önemli konuda yapmış olduğu çağrıyı bir kez daha Sayın Mahkemenizin takdirine sunar, saygılarımızla bilgilerinize arz ederiz.

Adnan Oktar Müdafii

Av. Mert Zorlu

Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir