Elvan Koçak’ın Medyada Sarf Ettiği Gerçek Dışı Beyanlar Hakkında Tekziptir

By gundem
18 Min Read

ELVAN KOÇAK’IN
KANAL D, CNN TÜRK VE BENZERİ MEDYADA SARF ETTİĞİ GERÇEK DIŞI BEYANLAR
HAKKINDA TEKZİPTİR

Kamuoyunda Adnan Oktar Davası olarak bilinen kumpas davası sürecinde
gerçekleştirdiği tek taraflı yayınlarıyla bilinen
Hakan Ural isimli televizyoncu,
02.07.2024 tarihinde Kanal D’de
“Neler Oluyor Hayatta” programına
Elvan Koçak isimli şahsı konuk olarak almıştır.

Elvan Koçak, 2018 yılında Şeyma ve Büşra isimli kızlarının müvekkil Adnan
Oktar tarafından güya kaçırıldığı ve zorla alıkonulduğu iddiasıyla şikayetçi
olmuş, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bu delilsiz ve iftira
niteliğindeki iddialar soruşturulmuş ve neticesinde iddiaların gerçek olmadığı
gerekçesiyle 26.04.2018’de takipsizlik kararı verilmişti.

Ortada somut bir yargı kararı olmasına rağmen baba Elvan Koçak, müvekkil Adnan
Oktar ve arkadaşları hakkında gerçek dışı beyanlarda bulunmaya devam etmiştir.
O dönemde kumpas davasının polis operasyonu hazırlanmakta olduğu için,
müvekkile husumetli bazı kişiler ve bazın basın kuruluşları bu şahsı kara
propaganda ve kamuoyunda infial uyandırma amacına yönelik kullanmışlardır.

HUKUKİ TEMELLERE DAYANMAYAN OPERASYONU MAKUL GÖSTERMEK AMACIYLA BAZI
ÇEVRELER (SÖZDE) “ACILI BABA” SENARYOSUNU KULLANMIŞLARDIR

Elvan Koçak 2018 yılının başından beri, yani husumetlilerin kumpas
faaliyetlerine başladıkları ilk zamandan itibaren, dosyanın husumetli
müştekilerinden Özkan Deniz (Mamati) ile temas halindedir. 02.07.2024 tarihli
yayına çıkmadan önce de Özkan Deniz (Mamati) ile biraraya gelip görüştüğünü
yine bu yayında beyan etmektedir. Ayrıca, 140Journos isimli Youtube kanalı
tarafından hazırlanmış olan “Adnan” isimli kara propaganda videosunda, henüz
ilk saniyede Özkan Deniz (Mamati) ile Elvan Koçak arasında gerçekleşen bir
telefon konuşmasının ses kaydı yer almaktadır.

Elvan Koçak, 02.07.2024 tarihli programda açık ve net bir şekilde ekonomik
zorluklar içerisinde olduğunu ve Türkiye’deki tüm masraflarının, davanın
masraflarının “birileri tarafından” karşılandığını söylemiştir.

Eşimden ayrılınca iş yerlerini de ayırdık. Yıkım oldu. Bu yıkımın üzerine
çocuklar da gelince tabii ki çok zorlandık. Zorlanmaya da devam ediyoruz. Bu
arada ismini söylemek istemediğim,Türkiye’deki bütün masraflarımızı, avukat masraflarını, davanın
masraflarını üstlenen birkaç kişi var sağ olsunlar.

İlerleyen dakikalarda ise, Özkan Deniz (Mamati) isimli müvekkile husumetli
müştekinin, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanan veya şikayetçi olan
müvekkilin bazı arkadaşlarını da maddi açıdan desteklediğini, istemeden,
itiraf etmiştir:

“Onları Özkan da çok destekliyor, burada olanlar da var. Ekonomik olarak
da
destekliyor Özkan ayrıca.”

Bu son ifadesi de, Elvan Koçak’ın, müvekkile husumetiyle tanınan
kişilerden maddi destek aldığı şüphesini akla getirmektedir.

Özkan Deniz (Mamati) ve Elvan Koçak arasında herhangi bir akrabalık,
arkadaşlık ilişkisi yoktur; tek ortak noktaları müvekkile yönelik
husumetleridir. Elvan Koçak’ın, müvekkile husumetli Özkan Deniz (Mamati) gibi
kişilerden maddi destek alması, müvekkil hakkındaki beyanlarının gerçekliğini
tamamen şüpheli hale getirmektedir.

Asıl ilginç olan ise Türkiye’nin önde gelen basın kuruluşlarından CNN TÜRK
ve Kanal D’nin, bu açık gerçeği göz ardı ederek, bu kişiyi günlerce gündemde
tutmalarıdır.

GERÇEKLER ELVAN KOÇAK’IN ANLATTIKLARINDAN ÇOK FARKLIDIR

Elvan Koçak, eski eşi Gülperi Hanım’ın kendisinden, müvekkil Adnan Oktar’la
görüştüğü için ayrıldığını iddia etmiştir.
Oysa gerçek öyle değildir; Elvan Koçak hem eski eşi Gülperi Hanım’a hem de
küçük çocuklarına kötü muamelede bulunduğu, evli olduğu halde gayri meşru
ilişkilere girdiği için eski eşi Gülperi Hanım 2011 yılında kendisinden
ayrılmıştır.
Bu tarihi bizzat Elvan Koçak katıldığı programda kendisi de doğrulamaktadır:

“O eski eşimle hiçbir kontağım yok. 2011’den beri kontağım yok.”

Bu durum, çocukların ikamet ettiği Viyana’da bulunan Meidling Bölge Mahkemesi
tarafından tespit edilmiş ve belgelenmiştir. Hatta Mahkeme, Mayıs 2018
itibariyle anne Gülperi Hanım ve baba Elvan Koçak’ta bulunan
ortak velayeti kaldıraraktüm velayet hakkını sadece anne Gülperi Koçak’a vermiştir.
Elvan Koçak’ın velayet hakkı bu karar ile geri çekilmiştir. Elvan Koçak bu
gerçeklerden hiçbir yerde bahsetmemektedir.

Viyana Mahkemesi tarafından hem çocukların hem de Elvan Koçak’ın ifadeleri
alınmış, neticede mahkeme hukuken şu değerlendirmelere hükmetmiştir:

  • “Reşit olmayan çocukların babalarının hal ve tavırlarından dolayı baba ile
    ilişkileri temelden sarsılmıştır. Burada baba reşit olmayan çocuklar ile
    ilişkisinin ne kadar zedelenmiş olduğunu doğru tahmin edememektedir. Reşit
    olmayan çocuklar babalarından korkmaktadırlar.”
  • “Reşit olmayan çocukların baba ile bir WhatsApp grubu bulunmaktadır. Bu
    gruba baba ‘”sizin için ölürüm ve öldürürüm, ancak bu konu oraya kadar
    gelmemeli”, “ben son nefesimi verene kadar bekleyin”, “güvendiğim dağlara
    tonlarca kar yağdı bu dağlara … yağacak”, “orada kalacağınızı sanmayın,
    babanızı tanımıyorsunuz”, gibi ifadeler kullanarak mesajlar yazmıştır.”
  • “Bir mermi, bir USB-belek ve bir kalem görünen ve her bir cismin mermi gibi
    dizilmiş olan bir resmin altına, baba “savaşın birçok şekli vardır”
    yazmıştır.
    Baba reşit olmayan kızına yazdığı mesajların içeriğine dair
    (birkaç tercüme ile ilgili olan ve önem taşımayan eleştiriler dışında)
    inkarda bulunmamıştır.”
  • “Reşit olmayan çocuklar babayı istemediklerine dair ifadelerinde net ve
    gerçekçi olmuşlardır. Bu babaya karşı olan isteksizlik, baba tarafından
    fark edilmeden, çok daha uzun bir tarihçeye sahiptir ve reşit olmayan
    kişilerin çocuklukları açısından babanın çok zarar verici olarak
    değerlendirilmesi gereken ifadelerine veya pedagojik tehditlerine
    dayanmaktadır. Bu bağlamda babanın reşit olmayan çocukların verdikleri
    ifadeye ve söylemlerine hiçbir şekilde cevap vermemesi de dikkat
    çekicidir.”
  • “Toplamda bakıldığında reşit olmayan kişilerin ifadeleri inandırıcıdır ve
    tespitlere dayanak oluşturmaya elverişli olarak görülmelidir.”

Mahkeme kararında zikredilen hususların hiçbir açıklamaya ihtiyaç duyulmadan
son derece net olduğu tartışmasızdır.

Bu tespit ve değerlendirmelerin sonucunda Viyana Mahkemesi, çocukların
fiili menfaatlerini dikkate alarak babaya velayet hakkı tanınmasının uygun
olmadığına hükmetmiştir. Çocukların velayeti, reşit oluncaya kadar tek
başına anneye verilmiştir.

Elvan Koçak, Özkan Deniz (Mamati) gibi husumetli birkaç kişinin
yönlendirmeleriyle, bu gerçeklerden habersiz olan Türk kamuoyunu
yanıltmaktadır.

Türk halkının aileye verdiği değeri, çocukların korunması konusundaki
hassasiyetini çok iyi bilen husumetliler, sırf kamuoyunu yanıltmak, müvekkil
Adnan Oktar ve arkadaşlarına karşı bir infial uyandırmak amacıyla Elvan
Koçak’ı bu şekilde kullanmaktadırlar.

ELVAN KOÇAK’IN DİĞER GERÇEK DIŞI İDDİALARI

Elvan Koçak, 02.07.2024 tarihli Neler Oluyor Hayatta isimli programda birçok
gerçek dışı hikaye dile getirmiştir. Bunları kısaca başlıklar şeklinde
şöyledir:

– ŞİKAYET DİLEKÇESİNİN AYNI SAAT ADNAN OKTAR’A ULAŞTIĞI İDDİASI GERÇEK
DIŞIDIR

11 Ocak 2018’de mesai saati bitmeden saat 16:00’da suç duyurusunda
bulunduğunu, saat 17:00 olmadan müvekkil Adnan Oktar’ın bundan haberi olduğunu
öne sürmüştür! Böyle bir sistem, sayın Adalet Bakanı’nın kullanımında bile
bulunmamaktadır. Bir vatandaşın yaptığı şikayet başvurusu öncelikle müracaat
bürosu tarafından incelenerek hazırlık numarası açılır ve tevzi bürosuna
aktarılır. Burada dilekçe, konuyla alakadar olacak savcıya tevdi edilir.
Bunlar saniyelik işlemler değildir, hepsi zaman alır. Savcılık dilekçeyi
aldıktan sonra, başvuru ön incelemeye alınır. Dilekçede sunulan bilgilerin
eksiksiz ve inceleme başlatmak için yeterli olup olmadığı kontrol edilir. Bu
noktada şikayet geri çevrilebilir, ya da eksiklerin giderilmesi için
başvurucuya iade edilebilir. Ancak tüm şartlar yerine getirilmişse, bundan
sonra soruşturmaya geçilerek delil toplanmaya başlanır. Yani Elvan Koçak’ın
iddia ettiği olayın gerçekleşmesi teknik olarak mümkün değildir.

Zaten Elvan Koçak da, bu anlattığının gerçek bir bilgiye değil bir dedikoduya
dayandığını, hatta onun bile zaman içerisinde değiştiğini şöyle itiraf
etmiştir:

“Size söyleyeyim kim olduğunu da. Ben o zaman başkatip diye duymuştum.
Yanlışmış. Anadolu Ajansı’nda çalışan bir tane yabancı uyruklu
muhabir.”

Karşısında söylediği her yalanı sorgulamadan, araştırmadan dinleyen ve
yayınlayan gazeteciler olduğu için, Elvan Koçak aynı yayın içinde aynı konuda
ifade değiştirerek, güya cep telefonunun hack’lenerek söz konusu şikayet
başvurusunun öğrenildiği iddiasında bulunmuştur.

Anlattıkları resmi belgelerle yalanlanan, kendi ifadeleri ile bile çelişen
ve davanın taraflarından maddi geçim sağlayan bir kişinin ifadelerine itibar
edilemeyeceği çok açıktır. Ancak ne yazık ki hem Hakan Ural hem de CNN Türk
bu iddiaları incelemeden, sorgulamadan, araştırmadan yayınlamaktadırlar.
Objektif, araştırmacı, etik gazeteciliğin anlayışının ayaklar altına
alındığı haberler ile kamuoyu yanıltılmakta, müvekkil haksız ve hukuksuz
şekilde karalanarak iftiraya uğramaktadır.

– ADNAN OKTAR’IN MİT ADINA DİNLEMELER YAPTIĞI, BUNUN İÇİN CİHAZLARI DA
CIA’NIN TEMİN ETTİĞİ AKIL VE MANTIK DIŞI BİR İDDİADIR

Elvan Koçak güya cep telefonunun müvekkil Adnan Oktar’ın arkadaşları
tarafından hack’lendiğini uydurduktan sonra, bu hikayesini inandırıcı
kılabilmek adına daha da akıllara ziyan bir senaryo yazmaya başlamıştır. Güya
Milli İstihbarat Teşkilatı’nın geçmişteki dinleme faaliyetlerini Adnan Bey’in
yürüttüğünü iddia etmiştir! Bunu da CIA’nın temin ettiği aletlerle
gerçekleştirdiğini söylemiştir. Daha da vahimi, Hakan Ural,
“o dinlemeleri yaptıkları cihazlar da hep yakalandı zaten” diyerek bu
gerçek dışı olduğu kadar akla, mantığa aykırı iddiaya destek vermiştir.
Müvekkil ve arkadaşlarının yargılandıkları davanın gerçeklerden kopuk
iddianamesinde dahi bu iddialar yer almamaktadır. Bu hiçbir aslı ve dayanağı
olmayan açık bir iftiradır.

  • Ne geçmişte ne de günümüzde, iddia edilen tarzda hiçbir cihaz ele geçirilmiş
    değildir. 1999 ve 2018 operasyonlarında, bu akıl dışı şehir efsaneleri
    hakkında hiçbir suç unsuru veya delil bulamayan çevreler, sıradan bahçe
    güvenlik kameralarını “gizli kameralar yakalandı” diye lanse etmeye
    çalışmış, son operasyonu yürüten mali şube eski müdürü Furkan Sezer gibi
    kimseler de evlerin mutfaklarında bulunan mikrodalga fırınları “delil yok
    etmek için kullanılan suç aletleri” gibi anlatmıştır. İnsanların aklıyla
    adeta alay eden masallar uydurma yöntemi hep aynıdır.
  • İstihbarat Teşkilatımızın böyle bir çalışmayı kendi bünyesi dışında
    birilerine tevdi edebileceğini düşünmek de hayret vericidir. Bir an için bu
    hayali iddiayı doğru diye düşünürsek dahi, bu durumda müvekkil Adnan Oktar
    ve arkadaşlarının devlet adına çok gizli istihbarat faaliyetleri yürüten
    devlet görevlileri olmaları gerekir; bu durumda da zaten ortada bir suç
    yoktur.

Ortada dinleme yapıldığına dair bir tek cihaz veya tek bir elle tutulur belge
dahi yokken, bu cihazları CIA’nın temin ettiğini iddia etmek ise, akıl ve
mantık dışıdır.

– AKİT TV’NİN TEHDİT EDİLDİĞİ VE HABER YAPMAKTAN ÇEKİNDİĞİ İDDİASI GERÇEK
DIŞIDIR

Elvan Koçak güya 2018’de Akit TV’nin dahi onu haber yapmayı geri çevirdiğini
çünkü müvekkil ve arkadaşlarının Akit TV’yi güya tehdit ettiklerini ve
caydırdıklarını söylemektedir. Oysa Elvan Koçak’tan çok daha önce Özkan Deniz
(Mamati) Akit TV ile işbirliğine başlamış ve Akit TV’de iftira haberleri
aralıksız yayınlanmıştır. Bunun da öncülüğünü Caner Karaer isimli bir haber
sunucusu üstlenmiştir. Husumetlilerin Caner Karaer ile “işbirliklerini”
fotoğraflamaktan bile çekinmedikleri ortadadır.

Akit TV’nin, o dönem kamuoyunu ve adli makamları tahrik etme ve polis
operasyonuna suni zemin hazırlama amaçlı iftiraları ve algı operasyonu onlarca
değil yüzlerce saati bulmuştur. Dolayısıyla, Elvan Koçak’ın güya Akit TV’nin
tehdit edildiği o yüzden müvekkil Adnan Oktar ve arkadaşları aleyhinde program
yapmaktan çekindiği iddiası tamamen hayal ürünüdür.

–HAKAN URAL “TERÖR ÖRGÜTÜ” İFADESİYLE MÜVEKKİL ALEYHİNDE ALGI OLUŞTURMAYA
ÇALIŞMAKTADIR

Hakan Ural program sırasında “Adnan Oktar Terör Örgütü” ifadesi kullanmıştır.
Aslında kendisi de böyle bir iddia, isnat veya yargılama olmadığını çok iyi
bilmektedir. Terör örgütü tanımı kanunlarımızda son derece nettir ve gerek
dünyada gerekse Türkiye’de terör örgütünün ne olduğunu tüm kamuoyu gayet iyi
bilir. Müvekkil Adnan Oktar ve arkadaşları hakkında terör örgütü kapsamında
bir suçlama dahi yapılmamıştır. Davada bu iddia ile yargılanan hiç kimse
bulunmamaktadır.

Ancak amaç kamuoyunu doğru bilgilendirmek ve mevcut verilerle halkın kendi
değerlendirmesini yapmasını sağlamak değil, sahte isnatlarla, yalan
beyanlarla, hayali senaryolarla kamuoyunu aldatıp yanlış yönlendirmek
olduğunda Hakan Ural’ın neden bu şekilde ve bu rahatlıkta konuştuğu da
anlaşılmaktadır.

Nitekim, müvekkil Adnan Oktar casusluk suçlamasından beraat ettiği ve bu karar
kesinleştiği halde Hakan Ural aynı yayın sırasında müvekkil Adnan Oktar’ı
“İsrail’in etki ajanlığını” yapmakla itham etmekten çekinmemiştir. Beraat
kararına rağmen bu iddiayı sanki gerçek bir suç gibi dile getirmesi açık bir
iftira suçudur.

MÜVEKKİL VE ARKADAŞLARI ELVAN KOÇAK’IN ÇOCUKLARINI KAÇIRMAMIŞLARDIR.
ELVAN KOÇAK’IN KIZLARINA VERDİĞİ RAHATSIZLIK NEDENİYLE ANNELERİYLE
BİRLİKTE YURTDIŞINA GERİ DÖNMÜŞLERDİR.

Elvan Koçak katıldığı yayında gerçek dışı bir kaçırma hikayesi anlatmaktadır.
Üstelik, bu kaçırılma olayına İstanbul Emnyet Müdürlüğü’nün de şahit olduğunu,
güya o dönem Mali Şube’de müdür olan Furkan Sezer’in
“çocukları kaçırıyorlar, görüyoruz” dediğini ve buna rağmen polisin
böyle inanılmaz bir suça hiç müdahale etmediğini ve çocuklarının kaçırılmasına
göz yumduğunu iddia etmektedir.

Ayrıca çocuklar kaçırılmış olsalar, havaalanında birçok noktada polisten
yardım isteyebilir, bağırabilir, kurtulmak için çaba harcayarak dikkat
çekebilirlerdi. Ancak bunların hiçbiri olmamıştır, çünkü babalarından korkan,
çekinen bu çocuklar anneleri tarafından güvende olmak için yurtdışına
çıkarılmışlardır.

Gülperi Koçak, eşinin İstanbul’da kendisini ve çocuklarını rahatsız etmesi
sebebiyle bir süre sonra çocuklarını yanına alıp yeniden yurt dışına çıkmış,
çocuklar kimse tarafından kaçırılmamış, anneleriyle birlikte yurt dışına geri
dönmüşlerdir. Eşinin tehditkar üslubundan ve tavırlarından duyduğu endişe
sebebiyle bu sefer de Avusturya Mahkemelerine başvurmuş, durumu değerlendiren
Hakim Elvan Koçak’ın eşi ve çocukları için tehlike arz ettiğine kanaat
getirerek, onlara yaklaşmaması kararı almıştır. Çocukları halen annelerinin
yanında yurt dışında yaşamaktadırlar; eğitimlerine, çalışma hayatlarına ve
günlük yaşantılarına huzur ve güven içinde devam ettiklerine dair sosyal
medyada paylaşımları bulunmaktadır.

Görüldüğü üzere burada, Türkiye’de sayısız örneğini gördüğümüz bir aile içi
anlaşmazlık söz konusudur. Konunun müvekkil Adnan Oktar ile ilgili hiçbir yönü
yoktur.

Kaldı ki, bu tarihlerden önce de, sonra da Şeyma, Büşra ve Muhammed Koçak
defalarca video çekmiş, sosyal medya paylaşımları yapıp ısrarla baba Elvan
Koçak’ın senaryolarının uydurma ve gerçek dışı olduğunu açıklamışlardır.

Ayrıca, müvekkil Adnan Oktar altı yıldır tutukludur. Eğer Elvan Koçak’ın iddia
ettiği gibi, çocukları müvekkil tarafından yurtdışına kaçırılmış ve baskı ve
zorla babalarından ayrı tutuluyor olsalardı, müvekkil tutuklandıktan sonra
babalarının yanına giderlerdi. Ancak halen babaları ile görüşmediklerini
bizzat Elvan Koçak kendisi ifade etmiştir.

GİZLİ HESAPLARDAN TUZAĞA DÜŞÜRME İDDİASI ÇİRKİN VE HİÇBİR DELİL
GÖSTERMEDİĞİ BİR İFTİRADIR

Elvan Koçak 02.07.2024 tarihli yayında, müvekkil Adnan Oktar’ın arkadaşlarının
güya sosyal medya üzerinden kendisini tuzağa düşürmeye “çok” çalıştıklarını
öne sürmüştür. Hatta bunun “kadınla, parayla, başka şeylerle” yapıldığını
iddia etmiştir. Böylesine gerçek dışı bir hikayeyi sorgulamak bir yana, bu
safsatanın üzerine bir de kendi ekleme yapan Hakan Ural ise “uyuşturucu,
alkol, itibarsızlaştırma” diyerek kendince bu klişeleri de katarak kamuoyunda
daha büyük bir infiale yol açabileceğini düşünmüştür.

Yine diğer masalsı anlatımlarda olduğu gibi burada da ortaya tek bir elle
tutulur bilgi-belge bulunmamaktadır. Böyle bir tuzakla karşılaşan birinin
iddia ettiği tuzak mesajlarını kolluk kuvvetlerine veya adli makamlara
iletmesi beklenir. Elvan Koçak ne böyle bir başvuruda bulunmuş, ne de iddia
ettiği mesajları ortaya çıkarmıştır. Elvan Koçak’ın müvekkil ve arkadaşlarına
iftira attığı ortadadır.

Müvekkil ve arkadaşlarının yargılandıkları dosyalarla ilgili duruşmalar
başlamadan önceki hafta Elvan Koçak’ın tekrar malum TV kanallarına
çıkartılarak, yıllardır söylediği gerçek iddiaları tekrarlattırmaktaki
amacın, yargı ve toplum üzerinde müvekkil ve arkadaşlarına yönelik bir
infial oluşturmak olduğu açıkça görülmektedir.

Kanal D, CNN Türk TV kanallarının ve Hakan Ural’ın, hiçbir delil ve belgeye
dayanmadan, araştırmadan, sorgulamadan, bizzat kendi şahitliklerinde husumetli
taraflardan para aldığını itiraf eden, kendi ifadeleri bile birbiriyle
çelişkili bir insanın sözlerini mutlak bir gerçek gibi yayınlamaları, kendi
itibar ve güvenilirlikleri açısından büyük bir yıkımdır.

Maruz kaldıkları baskı ve tehditlerden dolayı babalarına karşı koruma kararı
çıkarmak zorunda kalan bir anne ve çocuklarının özgür iradeleriyle kendi
hayatlarını yaşamak istemelerini müvekkil Adnan Oktar’a yönelik bir suç
isnadına dönüştürmek, hukuka ve vicdana aykırıdır. Kadına şiddetin hızla
tırmandığı, hemen her gün haberlerde eşinin ya da sevgilisinin katlettiği bir
kadın haberinin yer aldığı bir ülkede mahkemelerin defalarca koruma ve
uzaklaştırma kararına hükmettiği bir konuyla ilgili olarak kadının görüşlerine
ve yaşadıklarına yer vermemek, -farkına varmadan- kadına ve çocuklara fiziksel
ve psikolojik şiddete destek vermek anlamına gelecektir. 

Özetle; eski eşi Elvan Koçak’ın sevgisiz, zulmeden, baskıcı, çocuklarını
tehdit etmekten çekinmeyen, kendisini aldatan tavırları nedeniyle
kendisinden ayrılmış, mahkeme çocukların velayetini anneye vermiştir. Bu
ayrılma sonrasında Elvan Koçak başkasıyla evlenmiş, çocukları olmuştur,
ilk eşinden olan çoçuklarının bakımı ile de maddi – manevi olarak
ilgilenmemiştir. Adnan Oktar davasının husumetli müştekileri, bu kişiyi
bularak, ona yanaşmışlardır. Bu kişi, TV kanalında, Adnan Oktar’a
husumetiyle tanınan Özkan Deniz (Mamati)’nin ve/veya davanın müvekkile
karşı olan tarafının kendisine maddi destekte bulunduğunu açıkça
söylemiştir. Bu anlatılanlardan, Elvan Koçak’ın müvekkille ilgili
beyanlarına güvenilemeyeceği aşikardır.

Müvekkil, her şeye rağmen, ailenin önemine inandığı için,
Elvan Koçak’ın çocuklarına karşı müşfik ve koruyucu olması
kaydıyla,

çocuklarına kavuşmasını, iyi geçinmelerini temenni etmektedir.

Kamuoyunun bilgilerine saygılarımızla bilvekale sunarız. 06.07.2024

Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir